Genç yaşında hayatın sırrına muvaffak olmak için can atan bir delikanlı vardı. Kime, nereye gittiyse umduğunu bulamadı. Hayatın sırrı olmalıydı ama bu sırrı ona kim verebilirdi? Bir gün dediler ki; falanca yerde bir bilge yaşar. Devasa sarayında hayatın sırrını öğretir merak edenlere. Bu uğurda mecnun olmuş genç, toplar bohçasını düşer yola. Sarayı bulmak zor olmaz, keza gerçekten çok büyük ve ihtişamlıdır. Tek sorun, yüksek bir dağın tepesinde olmasıdır. Hayatın sırrı ile arasında yüzlerce hatta belki de binlerce basamak vardır. Düşe kalka, hücrelerindeki son enerji kırıntısını da feda ederek çıkar merdivenleri. Tüm motivasyonu, o sırrı elde etmektir. Düştüğü yerde geri dönmeyi düşünmez. Yorulduğu yerde bohçasındaki fazlalıkları bırakarak devam eder tırmanmaya. Nihayet bilgenin huzuruna varıp, o merak ettiği sırrı nerede bulabileceğini sorar. Bilge, gencin eline tahta bir kaşık tutuşturur, içine de bir tane yumurta koyar. “Şimdi git sarayın birinci katından başla gezmeye. Döndüğünde soracağım sorulara vereceğin cevaplara...
Bana Hayatın Sırrını Verebilir Misin?
