Yazının ilk bölümünü bu linkten okuyabilirsiniz. Şimdi herkes P90X ile tanıştığı ilk günü düşünsün… Fotoğraflar, videolar, bloglar… Hemen başlamak için motivasyonla dolup taştınız. Siparişi verdiniz, Aykut Hocayı maillerle, mesajlarla, telefonla canından bezdirdiniz. Bir an önce başlamak için can atıyorsunuz. Ürünleriniz kargoya verildi, bu sefer de kargocuyu yiyip bitirdiniz, “nerede benim kargom” diye. Paket elinize ulaştı, akşam olsun diye bekleyip durdunuz ya da hemen eve koştunuz DVD’yi taktınız. Antrenman başladı. Isındınız. DVD’miz 2 nolu (Plyo) olan olsun. Veeee geldi çattı o 30 tekrarlık squat. 10 tane yaptınız ama bacaklarınızdaki yanma sizi zorlamaya başladı. Elinizden gelenin en iyisini yapmakta kararlısınız ve devam ediyorsunuz. Artık dayanılmaz olan yanma sizi 20. tekrar da bırakmaya zorladı. Kan ter içinde ve bacaklarınızda o inanılmaz yanma hissiyle baş başa kaldınız. Ama 3 saniye sürüyor biliyor musunuz? Evet dayanılmaz yanma, hareketi bıraktıktan sonraki 3 saniye içinde kayboluyor. Yani elinizi duvara vurmak ya da...
“Play Tuşuna Basamamak” – Bardağın Dolu Tarafı
