Bugün yayınlanan Sehla’nın sigarayı bırakma yazısı “Sigara ve Ben” bana bir anlamda ilham kaynağı oldu. Ve bırakacak bir sigaram hiç olmadığı için, ben de “ketçap”ı neden bıraktığımı anlatmaya karar verdim! Öncelikle, muhtemelen hakkımda bilmediğiniz bir gerçeği söyleyeyim. Bendeniz, zamanında neredeyse hiçbir şeyi ketçapsız yemeyen biriydim. Sabah-öğle-akşam hiç farketmez… Köfteyle, sucukla, kumpirle, patatesle, yeşil zeytin ile (!)… evet aklınıza gelip gelmeyecek herşey ile ketçap tüketirdim. Ne zararı olabilirdi ki? Sonuç olarak domatesten yapılıyordu ve domates rengiydi! Sonra derken… günlerden bir gün Antalya’da, oldukça misafirperver bir seracı aile ile tanıştım, şans eseri. Başka bir kaç meyve sebzenin yanında, domates üreticisiydiler aynı zamanda. Mekanlarını gururla bana gezdirirlerken, bir köşedeki ezilmiş, büzülmüş, yüzüne bakılmayacak, hatta üzerinde kara sinekler uçuşan, domates (kalıntısı) yığınını gördüm. Sorduğumda, “onlar ketçaplık” dediler… Hem de Türkiye’nin belki de en büyük ketçap-salça üreticilerinden biri için… Şimdi bu, madalyonun bir yüzü oldu, aslında daha çok psikolojik yüzü....
Neden Ketçap’ı Bıraktım?
