Bu cümleyi, yaşı ilerlemiş bir bayanın kendini avutma şekli olarak duyarız genelde… Ancak benim kastettiğim yaşımıza çok takılmadan yaşamamız gerektiğidir. Yaşımız ilerledikçe sanki vücudumuz yer çekimine karşı daha zayıf hale geliyor. Daha hızlı yoruluyoruz, daha yavaş hareket ediyoruz. Eskiden saatlerce oyun oynayıp yorulmadığımız, öğle uykusuna yatmamak için direndiğimiz, çok uzun süre yorulmadan ya da dikkatimiz dağılmadan ders çalıştığımızı düşündüğümüz oluyor çoğu zaman. Ben bunların yaşın ilerlemesine değil, ruhumuzun yorulmasına bağlı olduğunu düşünüyorum. Çünkü çevremizde ilerlemiş yaşına rağmen oldukça aktif olan insanlar da var. Beynimizin vücudumuza hükmedip bizi yavaşlatmasına izin vermememiz gerekiyor. Bu yazıyı yazma nedenim başımdan kötü bir olayın geçmesidir. Şu an bu yazıyı okurken kendinize sormanızı istiyorum, şu an yapabildiğiniz tüm fiziksel aktiviteleri bir gün yapamaz hale geleceğinizi düşündünüz mü hiç? En basit şeyleri kastediyorum. Mesela sabah yatağınızdan kalkıp lavaboya giderken hiç “vay be hiç zorlanmadım” diye düşünmüyorsunuz değil mi? Ama bir gün gelecek,...