Merhaba Çok Değerli P90X Tutkunları, Evet arkadaşlar, bir P90X tutkunu olarak yazmaktayım sizlere, 3. tur 2. ayımı bitirmiş biri olarak gerçekten bu programa hayranım… İlk başlama maceramı yazacak olursam, Youtube’dan bir video gördüm ve sonra blogu incelerken tutuldum kaldım. 88 kilo ile başladığım P90X maceramı (1. tur) 73-74 kilo ile tamamladım. İkinci tura daha hızlı başlayarak “Doubles” takvimini uyguladım. 1. tura göre daha zordu çünkü günde 2 DVD yapıyorsun, Cardio-X egzersizinin de eklenmesiyle. İkinci turda da vukuat işlemeden düşe kalka finali gördüm. Ancak kas kütlemi büyütmekte çok zorlandım. Yağ yakımı gerçekten kolay, programın gereğini ve beslenmeyi düzgün yapınca kendiliğinden uçuyor o yağlar, sarkıklar… Ancak o kasları belirgin hale getirmek gerçekten zor. Acı, hatta daha fazla acı çekmek lazım. 2. turu da kazasız belasız bitirip final yaptım. Ancak son zamanlarda çok da cazip gelmemeye başlamıştı program. Bi yenilik lazımdı, karar aldım ve 3. tura başlamadan önce...
Aylık Arşivler: Mayıs 2015
Tontişlik Kader Değil!
Tontişliği kader olarak görmeyen sevgili P90X severler, merhaba :) Efenim benim yarın 83. günüm, yani artık son haftanın içine gireceğim haftabaşı itibariyle… Şükürler olsun bu günleri görebildim. Şimdi geri dönüp baktığımda en zor olanın ilk ay olduğunu düşünüyorum. Karın hareketlerinde mide bulantıları, o sevimli acı diye tabir edilen çekilmez sırt, bacak ağrıları vs onların hepsi bana güçlü kaslar olarak kaldı… Hayatımda yaptığım en iyi şeylerden birinin P90X yapmak olduğunu düşünüyorum ve bırakmayı da düşünmüyorum hiçbir zaman… Belki kesintisiz bir şekilde devam edemem ama sürekli hayatımda olacak P90X… Çünkü bu kasları o kadar çok sevdim ki bırakıp gitmesinler diye çok güzel ağırlamayı düşünüyorum onları bedenimde :) Enlerim :) En ama en çok sevdiğim DVD 5 numaralı olan… İnanılmaz keyifli, nasıl başlayıp nasıl bitiyor hiç anlamıyorum… Bacak kaslarımdaki o çalışma hissi çok keyif veriyor bana… En ama en sıkıcı DVD Yoga-X. Sadece ilk ay uzun olanı yaptım...
CT Fletcher’in 10 Kanunu!
CT Fletcher’ı bilebilir ya da bilmeyebilirsiniz… Belki lakabını söylememiz yerinde olur. Kendisi dünyada “Yaşayan En Güçlü İnsan” (Strongest Man Alive) olarak da bilinir. Ama bunun yegane sebebi isteyebileceğiniz (ya da istemeyeceğiniz!) kadar büyük kasları değil; hayat hikayesi, bakış açısı ve milyonlara verdiği motivasyon, hatta Morgan Freeman’ı bile kıskandıracak ses tonu bile olabilir :-) Motivasyon kaynağı demişken, bizim CT Fletcher hakkında (en sık) duyduğumuz eleştiri, motivasyon videoları sırasında hemen her iki kelimesinden birinin “F*ck” olmasıyken, bu sözcüğün anadilimizde çok anlam ifade etmemesiyle, bu bizim için başlıbaşına bir sorun olmayacaktır (ama uyarıldınız farzedin :-) İşte hazırsanız… CT Fletcher’in vücut geliştirme üzerine 10 kanunu. 1… Sana Büyümeni Emrediyorum! Bir numaralı emir… Sana büyümeni emrediyorum! Şimdi bazılarınız bana gelip diyecek ki “CT, kaslarıma büyümelerini söylüyorum ama beni dinlemiyorlar.” Bunun sebebi, kendi kendinize bunu söylerken, bu sözün arkasında gerektiğince durmamanızdır. Eğer bunu kendinize söylerken, gerçekten hükmederek ve inanarak söylemiyorsanız, en iyisi nefesinizi...
Günün Email’i / Whatsapp’ı… 2
P90X-Türkiye’de zaten uzun soluklu bir “Günün Email’i” bölümümüz vardı. Bir seferlik de “Günün Whatsapp’ı” yapmıştık. Şimdi “Günün Whatsapp’ı”nın ikincisi de yine aynı kişiye, İsmail Bey’e kısmet oldu :-) Ama bugün gerçekten o kadar güzel bir Whatsapp ve fotoğraf karesi aldık ki, sadece kendimize saklayıp paylaşmamak yazık olacaktı… (Bizimle paylaştığı için tekrar teşekkür ederiz) Tamam, yaş pasta ile P90X ilk bakışta birbiriyle çok bağdaşmayabilir :-) Ama insanın, böyle motive edici arkadaşları olduğu sürece zaten sırtı yere gelmez… P90X Pastası…...
Mucize Adam, Tolgahan’ın Hikayesi…
Şimdi sizinle paylaşacağımız inanılmaz motivasyon hikayesinin kahramanı Tolgahan Özseven… Çocukluk ve gençlik yılları sürekli kilo alarak geçen, 30’lu yaşlarına geldiğinde 302 kiloya ulaşan… Ve en önemlisi, aç kalmadan, sağlıklı beslenerek, ilaçsız, ameliyatsız, 32 ayda 203 kilo veren… Tolgahan’a, “203 kilo verdiniz, hayatınızda ne değişti?” diye sorulduğunda… Ne değişmedi ki? Her şey tamamen değişti. Yürüyemeyen Tolgahan, şınav çeken Tolgahan’a dönüştü. İnsanlardan kaçan, kendinden utanan, bir odaya kapanan Tolgahan’ın yerine gayet sosyal ve mutlu biri geldi. Yakınlarımın üzüntü kaynağıyken, yerine mutluluk kaynağı oldum. Şimdi kendimi hiç olmadığım kadar mutlu hissediyorum. Her şey ilklere dönüştü… * Benzer değişim hikayelerini hep yabancı kaynaklarda görmeye alışmıştık ama bu sefer bizden ve samimi böylesine bir değişimi görmek, bizleri inanılmaz motive etti, eminiz sizleri de edecektir. Sloganımız her zamanki gibi aynı: O yapabiliyorsa, siz de yapabilirsiniz! Ve bu motivasyon hikayesini paylaşılmak üzere bize gönderen, o da kendi alanında artık bir P90X sansasyonu...
Tatilde Egzersiz Konusu…
Yazın ve de tatil sezonunun yaklaşması ile, bugünlerde bizlere en çok gelen sorular “şu şu tarihte tatile çıkacağım, programımda bilmem kaçıncı haftama gelmiş olacağım, kopmamak için ne yapmam lazım?” tarzında… İşte bu yazıda bu önemli konuya açıklık getirmek istedik. P90X toplamda 13 haftalık bir program ve sosyal hayatınızda, özellikle de yaz dönemlerinde 1, hatta 1 kaç hafta seyahate/tatile çıkma durumunuzun bu sürece denk gelmesi hayli olası. Peki bu durumda ne yapmak lazım? Yoksa tüm emekler boşa mı gitti?! Tabii ki hayır :-) Açıklamaya devam etmeden önce, çok hızlı bir şekilde P90X Programı’nın dizayn yapısına bakalım. P90X Programları, haftanın 3 günü ağırlık antrenmanı, 3 günü kardiyo (& esneme) ve genellikle 1 günü komple tatil olacak şekilde dizayn edilir. Bunun yanı sıra, her 3 haftayı takip eden (son ayınızda 4. haftayı) bir “Recovery Haftası” vardır. İşte burası önemli! P90X’in Recovery Haftası’nı Türkçe’ye “dinlenme” ya da daha doğrusu...
Rocky Ivan’a, Gym Gym’e Karşı…
Bu yazının ilham kaynağı, dün gece boş boş TV’de dolanırken (ki bu çok nadir olur) TV2 adlı bir kanalda Rocky 4 filmine rastlamam oldu… Sizi bilmem ama ben, karşıma Rocky filmi çıktı mı ne olursa olsun kanalı değiştiremeyenlerdenim. Benzeri Kemal Sunal’ın içinde Şener Şen olan tüm filmleri için de geçerlidir! Rocky 4, Rus devi suratsız Ivan Drago’nun (suratsız dediysek, tamamen kıskançlığımızdan, yoksa herif yakışıklı) Rocky’nin eski rakibi – yeni dostu Apollo’yu ringde öldüresiye dövmesinin (gerçekten filmde ringe ölüyor) ardından, bir nevi intikam maçını konu alan, çoğu otoriteye göre de serinin en güzel filmi… Filmde Rocky, dövüşü dönemin Demir Perde Rusya’sında yapmayı kabul eder ve rakibi teknolojinin en son nimetleri ile çalışırken, kendisi karlarda botla koşarak, ağaçlara balta sallayarak, bildiğiniz şınav-mekik-barfiksle, bayağı bi yokluk içinde hazırlanır. Sonunu söylemeye gerek yok (2015 filmine spoiler veriyormuş gibi hissettirmeyin, film 1985 yapımı, izleyen izlemiştir bin kere), o yokluk içinde...
Bunu Da Mı Yaptılar?!
Belki de sadece 90 güncük sabredip, 6-pack’lere kavuşmak yerine (tabii ki bu başlangıç pozisyonunuza göre değişir ama bu site 90 günde 6-pack’lere merhaba diyen çok kişiye şahit olmuştur), bu işi karnına ameliyatla takılan protezlerle çözme yoluna giden tembel tenekelerden daha önce bahsetmiştik… (Kaçıranlar için: Tembellikte Son Nokta!) Hadi bunun için “bıçak altına yatmak” biraz ekstrem diyelim… Ama sağolsun Çinliler (yani muhtemelen Çinlilerdir diye tahmin ediyoruz, yoksa alınmasınlar :) bunu da çözmüş! Şimdi hemen bırakın dambılları, bırakın karın, kol, özellikle de göğüs çalışmayı… Gereksiz! Çünkü… 90 gün falan değil, saniyesinde size “Before & After” verecek tshirtlerimiz var! Özellikle siz erkekler… Karşınızdaki kızları o kadar etkileyeceksiniz ki, gecenin sonu nereye giderse gitsin, o etkilediğiniz kızı yüzüstü bırakıp gideceğiniz garanti. O derece “cool” olacaksınız yani!!! Not: Bu yazının ardından, yorumlarda ya da daha büyük ihtimalle e-mail ile, “hocam sol üst köşedeki gri içlik harbiden iyiymiş, onu nereden buluruz?” sorusunun...
İyi Görünen Kötüler – 4: Kuru Meyveler
“İyi Görünen Kötüler” serimize, Meyveli Yoğurtlar, Şekerli Mısır Gevrekleri ve Powerade‘den sonra şimdi de kuru meyveler ile devam ediyoruz. Günümüzde, yüksek şeker oranları yüzünden “taze meyve” tüketimi bile tartışılırken, kuru meyve tüketiminde özellikle dikkatli olmak ve aşırıya kaçmamak gerekiyor. Tabii ki, çoğu zaman taze meyve gibi yıkama derdi olmaması, kolaylıkla yanınızda taşınabilmesi, gerektiğinde size hızlı enerji verebilmesi gibi artı yönlerinin olmasının yanında, neden kuru meyve tüketiminde dikkatli olunması gerektiğini burada açıklayacağız. Yüksek Şeker Oranı Taze meyvelerin de şeker oranlarının yüksekliği bir gerçek. Ama kuru meyvelerin problemi, aynı meyvenin taze versiyonuna oranla bazen 2, hatta 3 kat fazla şeker içerebilmesi. Ağzınızı açık bırakacak bir örnek ile açıklayalım! 100 gr. taze üzümdeki şeker oranı = 16 gr. 100 gr. kuru üzümdeki şeker oranı = 69 gr. Fazla Tüketebilme Potansiyeli Kuru meyvelerin, taze partnerlerine kıyasla daha tehlikeli farzedilmelerinin bir sebebi de, farketmeden haddinden fazla tüketilebilme potansiyelleridir. Hacimsel olarak, tazelerine oranla...
Sevgiliden Ayrılmanın Tam Zamanı!
Başlık dikkat çekme amaçlıdır (böyle yapmak bugünlerde çok moda!), latife yapıyoruz, sizi (varsa) sevgilinizden ayrılmaya teşvik etmek değil amacımız… Yaşınız, sosyo-ekonomik durumunuz, pozisyonunuz… ne olursa olsun, ayrılıklar genellikle acı vericidir. 5 yaşında da 55 yaşında da başınıza gelse, bu böyledir. Sadece ruhsal değil, ayrılıkların gerçekten insanda “fiziksel” bir acıya da sebebiyet verdiğinde uzmanlar birleşiyor. Ama bu işin bizimle ilgili kısmında, şimdi paylaşacağımız bir araştırmanın sonuçları oldukça enterasan. Yapılan “Your Tango” araştırmasına göre, sevdiği birinden ayrılanların, özellikle de terkedilenlerin, sadece ve sadece %7’sinin bu ayrılık sürecinde “kilo aldıkları” tespit edilmiş. %84’ü ise ne mi yapmış? Motive olmuş! Hayatlarını değiştirmek ve daha iyi kılmak adına. Erkeklerin kimisi saçını kazıtmış, tabii ki kadınları çoğu da illa hemen saç stilini değiştirmiş, bıçak gibi sigarayı kesenler olmuş ve bu %84’lük dilimin %35’i, sancılı bir ayrılığın haftasında düzenli spora başlamış. Sözün özü, tabii ki sizi düzenli egzersize ve de genel olarak...
Günlük Kalori İhtiyacı Hesaplama
Her zaman söylediğimiz gibi, aslında P90X çok da size “kalori saydıracak” bir program olmasa da, siz istediniz biz de yaptık! Bundan sonra sitenin ana sayfasında; boy, kilo, yaş, cinsiyet ve hareket düzeyinizi girerek günlük kalori ihtiyacınızı öğrenebileceğiniz bir hesap makinesini bulabilirsiniz. Hesaplamalar, günlük kalori hesaplamasında uzun süredir en yaygın olarak kullanılan, orijinal Harris – Benedict Aritmetiğine göre yapılmaktadır. Ve günlük kalori açığınızı (ya da fazlalığınızı) bilmenizde kullanışlı bir araç olacaktır. Not: Düzenli olarak P90X yapanlar, hesaplamadaki “Etkinlik Düzeyi” seçeneğinde, “Haftada 6-7 Gün Egzersiz” seçeneğini seçebilirler. İyi hesaplamalar! :-)...
Push-up Pump… Muş-up Pump…
Reklamın iyisi-kötüsü olmaz deyip, bu tip konulara çok dalmak istemesek de, P90X-Türkiye’nin bir sosyal sorumluluğu da var diyerek, yerimizde duramıyoruz yine!.. Bugün Milliyet Gazetesi’nin internet sayfasında gezinenler, sitenin en görünen yerinde kocaman “BUNU DA YAPTILAR!” başlıklı bir habere denk gelebilir. Haber dediysek, aslında haber görünümlü bir ilan! (Allahı var, sağ alt köşesinde ufacık bir “ilandır” yazıyor, hakkını yemeyelim). Zayıflarken aynı anda kaslarınızı geliştirin… Zayıflamak hiç bu kadar kolay olmamıştı… vs… İşte sosyal sorumluluk dedik, P90X Türkiye olarak bu ürünü biraz incelemek istedik. Ürün, bir şınav çekme aleti. İlk kez 1905 ile 1910 yılları arasında bulunduğu varsayılan (kaynak Wiki) ve günümüze kadar neredeyse hiç bozulmadan gelen şınav hareketi için neden bir alete ihtiyaç duyulsun, güzel soru? Ya da siz yanlardan ittikçe, bisiklet selesi gibi bir pedin göğsünüze bastırması iyi midir kötü müdür, o da başka bir güzel soru?! Bu güzel soruların cevaplarına baktığımızda, Amazon’daki yorumlar da çok ikna...
Her Zaman Her Yerde…
Bu yazıyı ne zaman ve nerede okuduğunuza da bağlı ama biz artık gönül rahatlığıyla diyebiliriz ki… YAZ GELDİ! Her ne kadar P90X (ve türevleri) “Ev Fitness”ı olarak geçse de, tabii ki asla kendinizi sadece “ev” ile sınırlamak zorunda değilsiniz. İşte aşağıda, egzersizlerini “dışarı” taşıyanlardan keyifli kareler göreceksiniz. Otelinin balkonunda Yoga yapanlardan, bebeği sırtında bir dağın zirvesinde şınav çekenlere… Disneyland’in bahçesinden, çamaşırhanede P90X yapanlara… Egzersizin sadece “güneşli” havalarda değil, “kar altında” da yapılabileceğini gösterenlere… Bizden de yerli örnekleriyle, Samsun sahillerinde “Crane” yapan İbrahim’den, aynı hareketi Atlantik Okyanusu kıyılarına taşıyan Aykut Hoca’ya… Not: Sizler de sıradışı mekanlarda egzersizlerinizi yaparkenki fotoğraf karelerinizi gönderin, burada yayınlayalım :-) Her Zaman… Her Yerde…...
P90X SüperXXX
Merhaba Arkadaşlar, Şu an bu yazıyı okuyan herkes gibi ben de P90X’i duydum, gördüm ve araştırmak istedim. Tam da şu an sizin yaptığınız gibi yorumları okudum, öncesi sonrası resimlerine baktım. 1 seneye yakın düzenli olmasa da spor yapıyordum, kas çıkarmanın ya da sporla bir yerlere gelmenin zor olduğunu bilen birisi olarak, o öncesi sonrası resimlerinin çoğuna inanmadım. 1 sene spor yaptım, 3 ayda bu imkansız diyordum… KPSS öğrencisi olduğum için spor salonunu bırakmak zorunda kaldım çünkü günde en az 2 saatimi alıyordu, git gel yol derken 3 saatimi buluyordu ve aylık 100 lira… P90X’i görünce dedim ki zaten salona 100 lira veriyorum yani Şuna bir sefer 100 versem ne olacak, evde 1 saatmiş, hem günlük spor salonunda zaman kaybım olmaz, evde 1 saatte sporumu yaparım, belki de gerçekten dedikleri sonuçları alırım dedim. Ve şunu da eklemek isterim, ben P90X’e başlamadan önce kendimi sporcu bilirdim, her...
2. Tur 1. Ay Hayırlı Uğurlu Olsun…
Tüm P90X Severlere Merhabalar… Çok şükür 120. günümle karşınızdayım. İkinci turun ilk ayı geçen hafta itibariyle bitti. İkinci aya bu hafta başladım. Ama beni de bitirdi diyebilirim. Program gerçekten ağır geldi. Belki havalardandır ama Cardio X + Ab Ripper + ağırlık çalışması olunca Salı günü iflas bayrağını çektim. Bugün Yoga’yı bitirdim ama gelin bi de bana sorun. İşten gelir gelmez yemeğimi yiyip koltuğa attım kendimi :))) Arkadaşlar size bazı itiraflarda bulunacağım şimdi. Öncelikle bu ilk ayda yemek problemlerim oldu. Şehir dışından misafirlerimiz geldi ve onlara Urfa lezzetlerini tattırmamak olmazdı. E tabi onlar tadarken ben sadece bakamadım, ne varsa gömdüm. Evdeki hazırlıklar da cabası. Göbeğimin alt kısmının gitmemesini buna bağlıyorum çünkü boğazıma engel olmadım. Belki de Aykut Hocamızın dediği gibi en inatçı bölge bu alt karın bilmiyorum, ben henüz halledemedim bir türlü. Bu sebepten moralim ciddi manada bozuyor. Kas kütlesi olarak isteğimi aldığımı düşünüyorum, ki çevremden...