Bir iki gün önce bir filme denk geldim; Horrible Bosses – Patrondan Kurtulma Sanatı… Ağır değil, keyifli, kolay izlenir bir komedi. Çok tutmuş, ikincisi çekilmiş… Hemen üstüne onu da izledim :-) Geleceğim konu… Filmde Jennifer Aniston, seksi mi seksi, vamp mı vamp, ateşli bir diş hekimini canlandırıyor. Jennifer Aniston’un 1969 doğumlu (46 yaşında) olduğunu bilen biri olarak, filmdeki fiziğini görünce ağzım açık kaldı! Neyse ki sadece benim değil, tüm Hollywood’un ağzı açık kalmış olacak ki, aldığı yorumlar da bunu gösteriyor. (Benzer bir durumu “Sex Tape” filmindeki Cameron Diaz için de söyleyebiliriz, o da teenager sayılmaz hani…) Peki nasıl oluyor da, bazı kadınlar sanki hiç yaşlanmıyor?! Sizin için biraz araştırdım… – Jennifer Aniston: 46 yaşında. Vejeteryan (vegetarianstar.com’a göre), sebze ağırlıklı besleniyor. Her gün 2 saat Yoga yapıyor, 20 dakika koşuyor. Haftada bir oksijen terapisine gidiyor. Bol su içmenin de formunu korumasına yardımcı olduğunu söylüyor… – Julia...
Aylık Arşivler: Haziran 2015
O Yapabiliyorsa…
Sitede uzun soluklu bir yazı dizisi vardı “O yapabiliyorsa, sen de yapabilirsin…” diye. Instagram’dan bir arkadaşım Hazal, motivasyon olması için değişimini gönderdiğinde, direkt aklıma bu slogan geldi, ve sizlerle paylaşmamak yazık olurdu! Dediğim gibi, sizlere de ilham kaynağı olması adına, paylaşmadan geçemedim. Bildiğim kadarıyla 12 aylık bir değişim ve P90X ile direkt bir ilgisi yok. Sadece… belki P90X ile olsaydı 12 ayda değil de, onun 4’te 3 zamanında olabilirdi, kim bilir :-P Sonuç olarak, kendisi mükemmel bir ilham kaynağı, Instagram’daki adı “Fat değil Fit” :-) Orada da bulup ziyaret edebilirsiniz. Tekrar kocaman tebrikler… O Yapabiliyorsa…...
Kişisel Ataleti (Adalet değil :-) Yenmek
Bugünün Blog yazısı başlığını, çok sevdiğim hocam, bence Türkiye’nin 1 numaralı kişisel gelişim uzmanı Mümin Sekman’ın “Kişisel Ataleti Yenmek – Tembellikle Mücadele” kitabından koydum. “Atalet” kelimesini ilginç buluyorum. Kelime karşılığını “Tembellik” olarak da özetleyebiliriz. Üzerimizdeki pasifliği, miskinliği, durağanlığı, erteleme eğilimlerini çok iyi anlatan bir kavram. Herkesin her an “atalet”e yenik düşmesi sanki günümüzde çok daha kolay. Özellikle şehir ve iş hayatında kurduğumuz düzen, neredeyse hergün otomatik tekrarlarla devam ediyor ve değişmiyor. Aşağıdaki şu sıralamaları takip ederek siz de atalet hastalığına yakalanıp yakalanmadığınızı bulabilirsiniz: – Fit olmak sizin için önemli – Fit görünmek için egzersiz yapmanız gerektiğini biliyorsunuz – Neden fit olmanız gerektiğini biliyorsunuz – İsterseniz fit olabileceğinizi de biliyorsunuz – Fit olmamakla neler kaybettiğinizi biliyorsunuz – Fit görünmeyi istiyorsunuz – Fit görünmek için bir yerlerden başlamak gerektiğini, her geçen gün zaman kaybettiğinizi, bir başlarsanız bu işi başarabileceğinizi de biliyorsunuz – Her şeyden önemlisi bu siteyi...
Stres… Koşuşturmaca… Ve Bir Hikaye…
Bir bankacı, yıllık tatili için seçtiği Nikaragua’nın küçük bir köyünde, güneşin batışını seyretmektedir. Bir balıkçının, teknesiyle sahile yanaştığını görür. Teknede birkaç büyük tuna balığı vardır. Tuttuğu kocaman balıklardan hayli etkilenen bankacı, balıkçıyı övgülere boğar ve sorar; “Bunları tutmak ne kadar zamanınızı aldı?” “Çok az bir zaman” der balıkçı. Bankacı, neden daha fazla zaman harcayıp, daha çok balık tutmadığını sorar hemen. “Bu tuttuklarım ailemi doyurmaya ve arkadaşlarımla paylaşmaya yeter de artar bile!” der balıkçı. “Peki…” der bankacı, “geri kalan zamanında ne yaparsın?” “Geç saate kadar uyurum, biraz balık tutarım, çocuklarımla oynarım, karımla siesta yapar, akşama doğru köye iner biraz şarap içip arkadaşlarımla gitar çalarım. Çok meşgul bir adamım ben senyor! Hayatım doludur.” Bankacı güler. “Ben bir Harvard mezunuyum ve sana yardım edebilirim. Eğer balık tutmaya daha fazla zaman ayırırsan, daha büyük bir tekne alırsın. O büyük tekneden elde edeceğin gelirle, birkaç tekne daha alırsın. Bir süre...
Sinirliyken P90X Kenpo…
Merhaba Hepinize, 22 Haziran Pazartesi, vücudumla ilgili analiz yaptırdım ve maalesef ki vücudumun ciddi bir yağlanma ile karşı karşıya kaldığını gördüm. Ne kadar dehşete düşsem de, aman canım elimde P90X DVD’lerim var nasılsa, başlarım 3 ayda işlem tamam desem de, 5 ay önce almış olduğum DVD’lerime bir türlü başlayamamıştım :-( Dün iş yerinde o kadar sinirliydim ki, sinirimi bir türlü atamadım ve eve gittiğimde direkt Kenpo DVD’sini çalıştırdım. O yumruklar, tekmeler… aman allahım tüm sinirimi aldı götürdü ve ben de bu vesile ile P90X’e bir yerinden başlamış oldum! Aykut Hoca’yı aradım (gece saat 23:00’da), Kenpo’dan başlamamın terslik yaratıp yaratmayacağını sordum. O da haftanın son DVD’si ile başlamış olman enteresan olmuş ama yeter ki başla diyerek bana gaz verdi, utanmasam o saatte bir de kahvaltı tarifi isteyecektim :-P 90 gün sonra sizinle vücut ölçüm analizlerimi paylaşacağım, tarihi özellikle yukarıda belirttim. Bazen kötü şeyler, iyi şeylerin başlamasına ve gerçekten hayatınızı değiştirme...
Oturarak Başarıya Ulaşan Tek Canlı Tavuktur!
Aslında hepimizin burada olmasının tek bir sebebi var. Halinizden, fiziğinizden memnun değilseniz, alışkanlıklarınızı değiştirmeniz gerekli. Çünkü oturarak başarıya ulaşan tek canlı tavuktur! Yoksa kanapede uzanmaya devam ederek, magazin dergilerinde gördüğümüz fiziklere ya da bu sitede şahit olduğumuz sonuçlara ulaşılamıyor. Elbette alışkanlıkları değiştirmek kolay değil. Mesela çay-kahveye atılan şekeri ele alalım. “Un, şeker, tuz denen o 3 beyazı bırakın!” diye bas bas bağrılmasına rağmen, şekeri birden kesmek zor gelebilir. Ben de yaşadım. Demli bir küçük bardak çaya, 3 küp şeker atardım. Sonra bunu ikiye indirdim, sonra da teke. Uzun bir süre tek şeker ile idare ettim. Derken bir Karadeniz gezisinde, oradaki çay üreticilerini gezme şansı buldum. Orada çaya hiç şeker atılmadığını, şeker veya tatlandırıcının çayın tadını bozduğunu öğrendim. Böylece şekersiz içmeye başladım. İlk başlarda tuhaf geldi ama sonra gerçek çay tadını hissedince bu kez eskiye asla dönemez oldum. Şu an şekerli bir çay içsem, şerbet gibi...
Bugün Dünya Yoga Günü
21 Haziran, geçen Aralık’ta Hindistan Başbakanı’nın teklifi ve Birleşmiş Millet’in kararıyla, Uluslararası Yoga Günü olarak ilan edilmişti ve bugün dünyada ilk kez kutlanıyor. Dünyada 5 bin yıldır beden ve zihin sağlığı için uygulanmakta olan Yoga, bugün tutkunları tarafından daha bir özel şekilde anılacak. Hatta, Yoga’nın doğuş yeri kabul edilen Hindistan’ın Rajasthan eyaletinde, 50 bin kişinin aynı anda Yoga yapması planlanıyor. Bizler için ise, bu en az 5 bin yıllık geleneğin, P90X programımızın da parçası olmasının bir sebebi var. Yoga’nın faydaları saymakla bitmez derler ama hadi biz sadece 5 tanesini sayalım… 5… Daha Dik Bir Duruş! P90X’in genel olarak zaten ergenlik çağındaki birinin boy uzamasına pozitif etkisinin olacağı bir gerçek ama özellikle Yoga, diyelim 40 yaşında birinin boyunu uzatır mı? Eğer boy uzunluğundan kastınız, yer ile duruş pozisyonunuzda başınızın en yüksek noktası arasındaki mesafe ise, evet uzatır! Yoga, “posture” dediğimiz vücut duruş pozisyonunuzu düzeltecek, farkında olmadan kambur durmanızı...
Teoman’dan Haberler…
Merhaba P90X Ailesi, Yazıma başlamadan önce, tüm müslüman aleminin ve sonra da P90X-TR ailesinin mübarek Ramazan Ayı’nın hayırlı geçmesi dileği ile ;-) Evet evet, yanlış duymadınız :-) Sürpriz! 2. tur 1. ayımı tamamlamış bulunmaktayım. Belki şimdi bunu okurken bir çoğunuzun “çakala bak!” dediğinizi duyar gibiyim :-) Sessiz sedasız 90 günü tamamlayıp öyle çıkacaktım karşınıza aslında. Ama Erkan Abi’nin geri dönüşü, İbo kardeşimin dönüşü ve bir çok arkadaşımızın başarılı paylaşımlarının yanında ben de olmak istedim. O yüzden saklamak istemedim :-) Uğur Abi ile yapılan düello yalan olmuştu. Onun iş değişikliği, benim kaza yapmam filan falan derken bayağı zaman geçmişti. Tabi o zamanlarda alkolün vermiş olduğu yetkiye dayanarak bir kaç kilo geri dönmüştü :-) Ama Allahım izni ile eski sağlığıma tekrardan kavuştum ve hemen durmaksızın başladım. Bu zamana kadar sessiz sedasız yapmamdaki sebep, anlattığımda ya da blog paylaştığımda kesin nazar değiyordu, bu sefer sessiz sedasız gitme kararı aldım...
Acı Yoksa, Başarı da Yoktur…
Şu an yeni uyandım ve hemen bir şeyler yazmak istedim, bu yazıyı yazdıktan hemen sonra P90X’te 10. gün antrenmanımı yapacağım. Kısa bir süre olmasına rağmen sonuçlar etkili, çünkü bu program gerçekten bilimsel olarak hazırlanmış, ben öyle düşünüyorum… Şu an belki de bazı arkadaşlarımız resme bakıp “yok canım, ben yapamam, dayanamam” diyordur… Size kısaca kendimi anlatayım. 25 yaşımdayım ve barmenim. Mesleğimi özellikle söyledim çünkü malum sürekli içkilerle iç içeyim, her gün şişelerce alkol tüketip yanında kilolarca çerezler yiyerek 90 kiloyu gördüm. Boy 1.70 artık nasıl bir görüntü olduğunu siz düşünün… Sonra bir karar aldım ve zayıflamaya karar verdim, diyete başladım, spora yazıldım. En son P90X ile tanıştım ki keşke en başta tanışsaymışım. Spor salonunda o kadar param ve zamanım boşa gitmezdi… Neyse, sonuç olarak bu hale geldim, şu an hala barmenim, hala aynı ortamları yaşıyorum ama ağzıma içki sürmüyorum, yaptığım kokteylerin tadına bile bakmıyorum. Bu benden...
Ve Ramazan’da P90X…
Ve işte bir süredir sorulan ve beklenen konu başlığı… Herkesin bildiği gibi P90X, 90 günlük bir maraton ve 18 Haziran günü başlayacak olan Ramazan ayı, pek çok kişinin takviminde olacak. Evet, önümüzdeki Ramazan ayı yine sıcak ve uzun yaz aylarına denk gelecek (21 Haziran – en uzun gündüz de dahil)… Ama hayır, Ramazan süresince P90X’e ara vermeniz gerekmiyor. Aksine, dikkat edeceğiniz birkaç küçük püf noktasıyla, hem iftar sonrası ani yükselen kan şekerinin negatif etkilerini azaltabilir, hem de yavaşlayan metabolizmanızın yine gün boyunca hızlı kalmasını sağlayabilirsiniz. Uzmanlar, Ramazan döneminde metabolizmanın yavaşlama eğiliminde olduğunu göz önünde bulundurarak, mevcut günlük aktivitenizi azaltmamanız üzerinde birleşiyorlar. Ancak tabii ki P90X gibi “ekstrem” sayılabilecek bir egzersiz programında bazı özel noktalara dikkat etmek, hem sağlığınız hem de sonuçlarınız açısından önemli olacaktır. İşte Ramazan ayı boyunca özellikle dikkat edebileceğiniz püf noktaları: – P90X egzersizinizi iftardan ortalama 1,5 – 2 saat sonraya denk getirmeniz,...
P90X ve Aşk…
Siz hiç aşık oldunuz mu? P90X yapma sürecini pek çok yönüyle aşka benzetiyorum. Arzulama, sorgulama, birleşme veya ayrılık. İşte P90X’e başlama ve sürdürme de, tıpkı aşık olma süreci gibi. Çoğu kez tutkulu bir istekle başlar, acabalarla ve sorgulamalarla devam eder. Sonunda ise birleşme (başarma) ile devam eder veya ayrılma (yarım bırakma) ile son bulur. Aşk ilişkisindeki tedirginlikler, P90X’e ilk başlarken de var. Onu yaparak muhteşem bir vücuda kavuşacağımızın hayali, aşkın ilk kıvılcımları gibi. Ancak ona başlamakla başlamamak arasında bocalama, aşkın o ilk tereddütleri. Hiç başlayamayacak olsanız dahi, belki ömür boyu sizi kemirecek “ya hayatımın aşkı oysa ve artık kaçtıysa” düşünceleri… P90X’e başladınız diyelim, aşık olup ilişkiye girdiniz. Ya onu devam ettirmek? İstikrarlı bir şekilde onu yapmayı sürdürmek de, aşka gereken değeri verip onu beslemeye benzer. Fedakarlık olmadan ikisinde de başarıya ulaşılamıyor. Zaman vermek gerekiyor. P90X’in adrenalin duygusu, aşkın heyecanı. Bazen yaşanan pes etme isteği, aşkın hüznü,...
Geç Tanıştık…
Evet arkadaşlar öncelikle herkese selamlar… Bugün P90X’te 5. günü geride bıraktım. Aslında P90X ile tanışmadan önce de fitness yapıyordum, 5 ay boyunca gittim geldim. Ha nankörlük yapmamak lazım, iyi sonuçlar aldım, kilo verdim, yağ oranını düşürdüm ama yeterli gelmedi bana. Son zamanlarda iyice sıkılmıştım artık bırakmayı düşünüyordum ve biliyordum ki bırakırsam eski kiloma geri dönecektim… Hepimizin bazen zaman sıkıntıları oluyordur, malum çalışıyoruz. Bir hafta düzenli olarak gidebiliyordum ancak sonraki hafta ara vermek zorunda kalıyordum. Çünkü eğer spor salonuna gidiyorsanız 3 saatinizi gözden çıkarmanız lazım. Bunun kardiyosu var, ağırlık çalışması var, sıra beklemesi var, bi de terli terli havlusuz çalışanlar var… o konuya girmek istemiyorum :-) Neyse ki P90X ile tanıştım ve başladım, gayet güzel gidiyor. Yatağından kalk, elini yüzünü yıka, bir şeyler atıştır başla, lükse bak :-) Hem hijyenik, hem rahat, artık erkenci olduğum zamanlarda spor yapabiliyorum… Gelelim programa; fitness yapan biri olarak bu kadar...
-22 Kg ile Yeniden Hayata Tutunma
Aykut Hoca ve tüm P90X Ailesine Kıbrıs’tan Selamlar, Saygılar… Ben yeni mezun bir psikologum. 1.78 boy ve 95 kilo ağırlığında, mazisi spora dayalı fakat uzun bir süre hayat şartlarından kendini unutan birisiyim. Ne yediğim yemekten, ne de içtiğim sudan tad almadığım bir hayat yaşayan ben, eskiden kulaktan dolma bilgilerle hatırladığım P90X için başlama kararını tam 3 ay önce verdim. Yaz başlamadan bitirmek istedim lakin beachlerde boy göstermek için değil, havaların haddinden fazla sıcak olması beni de etkileyeceği için. Şu an -22 kilo ile karşınızdayım. Günden güne ağırlaşan ruhumun, dışarıda gereğinden fazla terleyen bedenimin, yemekten sonra yığılan karnımın, ayaklarımdaki ağrının, sabahları yataktan ağrılarla uyanan belimin ve en önemlisi ruhumun derinliklerindeki ağır hasarların bedelini ödeyip gelen bir arkadaşınız, kardeşiniz var karşınızda… Uzun uzadıya sizleri sıkmak istemem ben sadece yeni başlayacak arkadaşlara, başlayıp devam edemeyenlere, biraz da olsa motivasyon olsun diye sizlere bu yazım. Bana bu gücü kuvveti,...
P90XXX
Wooooahhh! Küllerimden yeniden doğuyorum resmen… “Tırtlama” devam ediyor, sırt antrenmanında baya baya zorlandım, ilk turda 10-10-10 tekrar çıkartabildim ama bittim resmen. İkinci turda ise sandalye yardımını esirgemedim, bir işe yarasın öyle PC başında oturmama yardımcı olmasın sadece, arada partnerlik yapsın bana :-) Hangi bölgeyi çalışıyorsanız o bölgeye odaklanın, hissedin, hatta 1-2 saniye duraklayın. Başkaları gibi olmak yerine kendiniz gibi olun, tarzınızı da antremana yansıtın. O zaman hem daha eğlenceli hem de daha yapılabilir hale gelir. Ama çok iyi pump hissini yaşadım üst bölgenin her yerinde. Aslında telefona çekecektim. Kıpkırmızı olmuştum, kolumu kaldıracak mecalim kalmamış, direkt duşa attım kendimi. Nefes kontrolüm epey süre normale dönmedi ama muazzam bir his! Yalnız ben orda spora odaklanmış barfiks çekerken, kız kardeşim için hazırlanan pasta, börek, içli köfte beni cidden zorladı, motivasyon yerle bir oldu :-) Sadece ve sadece sabah kardeşimi kıramayıp nutella yedim, geri kalana da çok dikkat ettim...
Değer mi? Değer!
P90X-Türkiye’nin değerli paylaşımcılarından Gökhan, dün Whatsapp’tan bana 2 adet foto gönderdi… Aslında konuştuğumuz konular çerçevesinde birbirleriyle (direkt) bir ilgileri yoktu. Amma velakin, bana bugünün yazısı için ciddi bir ilham kaynağı vermiş oldu :-) Yazının da başlığında biraz kendimiz sorup kendimiz cevaplamış olduk ama, sizin de görüşlerinizi merak etmekteyiz. Görünen o ki, tüm o P90X’ler sırasındaki onca barfiks, meyvesini vermiş… Sadece sırtı “Öncesi & Sonrası” olarak kıyaslamak yönünden, öncesine ait kıyaslayabileceğimiz bir sırt fotoğrafı yok sanırım. Ki genellikle “öncesi”nde kimse durduk yere, “hanım, şu benim sırtımın bi fotosunu çekiversene” demez :-) Ama önden çekilen “öncesi” fotosundan, sanırız arkasını da az çok canlandırabiliriz. Gönderilen diğer kare ise, nasır tutmuş avuç içleriydi… Tabii ki böyle bir zorunluluğunuz yok; barı daha doğru tutarak, eldiven kullanarak vs. narin ellerinizi koruyabilirsiniz. Ama bu fotoğraf karesini gönderirken benim tahminim, “tüh ellerim de nasır tuttu”dan ziyade, “gururu duyuyorum”du! Ben öyle sezdim :-) O zaman...