Selamlar, saygılar sevgili yağlı yahut kaslı P90X sakinleri… Beni pek çoğunuz tanıyor. Ucundan köşesinden yaşadığım P90X macerama şahit olmuştunuz (İşte Bitti… 120’lerden 98’lere…) Sporu sadece askerde yapmış biri olarak 120 kilodan çift haneli rakamlara getirmişti beni program. Sakatlık, hastalık gibi pek çok etken tam verim almamı engellemiş olsa da, sonuç benim için hayal ettiğimin ötesindeydi. İkinci tur için ne kadar hevesli olsam da, gündüz saatlerinde gelen o arzu ve istek, akşam saatlerinde yerini “aman be yaaa ne sporu şimdi“lere bıraktığı için çok istesem de başlayamadım. Bir kere tam teşebbüste bulundum, hatta 1 hafta kadar yaptım ama, olmadı olamadı. Gururla ikinci tur sonuçlarımı paylaşmak varken, günah çıkartıyorum şu an :-) Hayat kolay değil, herkes gibi benim de bir sürü engel çıkıyor karşıma, belki pek çoğunuzdan daha ağır bir iş hayatım var ama kesinlikle ve kesinlikle bahane değil !!! “Günde 1 saat spora ayıramamak” diye bir şey...
Aylık Arşivler: Kasım 2015
Kalori Saymak Neden Yanlış?
Aslında bu yazının orijinal başlığı “Neden Kalori Saymak İnsana Kafayı Yedirir?” idi… Ama Google Amca daha net ve anlaşılır başlıkları sevdiğinden, ileride de insanlar “kalori saymak neden yanlış” diye arattıklarında bu yazıyı bulabilmeleri adına, daha mütevazi bir başlık attık! Hayatlarımızda “kalori” sözü ve kilo verme adına “kalori sayma” uzun zamandır popüler olan kavramlar. Ama ben şahsen, “kalori sayan” insanların istedikleri kiloya ulaştıklarını ve orada mutlu-mesut kaldıklarını henüz hiç görmedim! Evet, hayatlarımıza ve besin değer tablosu etiketlerimize kalori sözü çoktan girdi ve oldukça popüler ama önce nedir bu “kalori” onun tanımını yapalım. Kalori; bilimsel olarak bir gram suyun ısısını 1 derece arttırmak için gerekli olan enerji miktarıdır (Aslında tam olarak, atmosfer basıncında 1 gram suyun sıcaklığını, 15 dereceden 16 dereceye çıkarmak için gerekli olan enerji miktarıdır). Şu an için bu bilimsel tanım ile çok bir işimiz yok. Konumuza dönersek, “kalori sayma” sevdalılarının tezi ve yöntemi “kalori...
P90X Reklama İhtiyaç Duysaydı… 5
Her zamanki gibi, “P90X reklama ihtiyaç duymaz, zaten onu yapıp-bitirip fiziklerini ve beraberinde hayatlarını değiştiren her kişi, onun birer canlı reklam panosudur!” hatırlatmasını yapıp, peki ya reklam yapacak olsaydı ne yapardı diyerek yaratıcılık jimnastiği yaptığımız serimize devam edelim… Bu seferki temamız, biraz gücün ve dayanıklılığın hayatta nerede ne zaman karşınıza çıkacağı belli olmaz. Bizim, P90X’e başlamaya karar veren “baba”lardan çok sık duyduğumuz bir başlamaya karar verme sebebi, çocuklarıyla oynarken onların hızına yetişemeyip, nefes nefese kalmaları ve keyifle oynamak isteyen çocukların off’layıp puff’lamarı idi… Bir P90X mezunu babanın ise, artık onun hızına yetişemeyen çocukları arkasında nefes nefese kalacaktır :-) Gerçekten de hayatta biraz daha gücün ve dayanıklılığın ne zaman nerede lazım olacağı hiç belli olmaz. İş yerinde ansızın dolabın rafları ve dosyalar başınıza mı yıkıldı?! Problem değil, fitsiniz, hallediverirsiniz… Ya da arabanızın tekeri sizi yolda mı bıraktı?! Problem değil, tek elinizle arabayı kaldırır hallediverirsiniz… Tamam, abarttık,...
Bu da Benim Hikayem
Merhaba, Kadir ben! Çoğu arkadaşım bana “Deli Kadir” der, ancak ben kendimi (eski tarih hocamın da çok güzel ifade ettiği şekilde) delilikle dahilik arasında bir yerlerde görürüm. Bir o yana bir bu yana düşüp dururum. Takriben 9 yaşımdan bu yana kilolu olduğumu söyleyebilirim. Buna en büyük etken 3. sınıfa geçtiğim dönemde ailemin yeni bir eve tanışması, tüm arkadaşlarımdan oldukça uzak kalmam, okulumun hemen evin alt sokağında olması ve annemin sürekli yemek yemem konusundaki ısrarıydı (suçlama yok). Eskiden fazla takmazdım kilolu oluşumu, nasıl olsa ilerde veririm derdim ancak yaş 22-23’e dayandığı vakit anladım ki kendi kendine gitmez yağlar (biraz geç basıyor sanırım). İşin aslına bakarsanız özellikle spor yapmak için bir arayış içerisine girmedim. Bir sitede takılırken sadece tek bir cümle içerisinde P90X’in adını gördüm, o kadar. Sonrasında “neymiş ki bu acep?” diye aranırken bu siteyi bulmuştum. Değişim videolarını incelerken “vay anassını sayın seyirciler” diye diye hemen...
Hybrid Programı (P90X + Insanity) 10. Gün!
Nereden başlasam bilmiyorum… Belki çoğu blog paylaşanda olduğu gibi P90X ve P90X-Türkiye sitesi ile tanışmam aslında çok eskilere, bundan yaklaşık 1,5 yıl öncesine dayanır. Her zaman blogta aktiftim, çok sık yorum paylaştığım dönem de oldu, çok gizli gizli takip ettiğim de. Daha önce de blog denemem oldu ama en gurur duyacağım paylaşımımda kısmet bugüneymiş. Yukarıda bahsettiğim biraz da “gizli gizli” takip etmemin sebebi, P90X’e o kadar başlayıp başlayıp yarım bıraktım ki, resmen birilerinin (başta Aykut Hoca’nın) çıkıp, “Eeee, kardeş sen hep buralardasın da, şu sonuçları görelim” demesinden korktum adeta. Her P90X’e başlayışımda, bayramdı, seyrandı, tatildi, hastalıktı vs vs derken, araya hep birşey girdi ve istemeden de olsa havlu attım. En sonunda artık resmen fobi olmuştu P90X! Yanlış anlaşılmasın, programa inancımı 1 gün bile kaybetmedim ama kaybettiğim kendime olan inancımdı. Taa ki işler 10 gün önce değişene kadar! Allahı var, Aykut Hoca ile bu 1,5 yıldır...
Müzik İle Kuralları Değiştir!
Tamam, kendini “bişey” zanneden kime sorsanız “Şekerim, ben asla televizyon izlemem, sadece belgesel izlerim!” deyip de, maşallah TV’deki tüm 3 saatlik dizileri bilenlere inat, gerçekten (ama gerçekten) tam bir belgesel / dokümanter manyağı olan bendeniz, en son izlediğim 2014 yapımı “Alive Inside – İçinde Canlı” belgeselinden hayli etkilendim… Belgesel film, kendini müziğin inanılmaz etkilerine adamış bir bilim adamının, ABD’deki pek çok huzur evini dolaşıp, en hayata küsmüş, en yaşlı, artık neredeyse hiçbir şeye tepki vermeyen en ileri derece Alzheimer hastalarının bile, bir kulaklık ve sevdikleri bir müzik ile, nasıl hayata döndürebildiğini anlatıyor. Hemen internete gidip filmi aramadan önce hatırlatayım. Recep İvedik’i bulabileceğiniz gibi her yerde bulamayacağınız bir sanat filmi! Ve gördüğüm kadarıyla Türkçe’si ya da Türkçe altyazısı da henüz yok. Zaten var mı diye Turkcealtyazi.org’a girdiğimde filmin bütçesinin $600,000 gişe hasılatının $7,200 olduğu bilgisi yazılmış! Böyle birşey mümkün mü? Ama dedim ya sanat filmi! Gerçi...
Günün Email’i…
P90X-Türkiye olarak günde yüzlerce email alıyoruz. Ve mümkün olduğunca kısa sürede, her birini en doğru şekilde yanıtlandırmaya çalışıyoruz. Siz de ister P90X, ister beslenme ya da hemen her konuda sorularınızı info@p90xtr.com e-mail adresine yöneltebilirsiniz. Burada, “ne saçma soru, git Google Amca’ya sor!” demek yok :-) Bu başlık altında, bize gelen e-maillerden, başkalarının da cevaplarından yararlanacağını düşünerek seçtiklerimizi (tabii ki isim belirtmeden), cevaplarıyla birlikte sizlerle paylaşacağız. İşte Günün E-mail’i… Tarih: 20/11/2015 – Saat: 23:05 Konu: Sakız zararlı mı? Email: Aykut Hocam Merhaba, Size çok kısa bir sorum olacak. Çok sakız çiğnediğimi farkettim. Sakız zararlı mı? Teşekkürler, XXXXXXX Ve Cevabı… Tarih: 21/11/2015 – Saat: 17:15 Konu: Re: Sakız zararlı mı? Email: Merhabalar XXXXXXX Evet, şimdiye kadar aldığım en kısa sorulardan ama ben cevabını biraz uzun vereyim :-) Aslında bu konuya daha önce de değinmiştim ama, izninle sorunu sitede “Günün Email’i” yapalım ki, tekrar sakız hakkında sorusu olanlar için de bir hatırlatma olsun. Sakız, ya da...
P90X Reklama İhtiyaç Duysaydı… 4
Önceki “P90X Reklama İhtiyaç Duysaydı…” yazılarında olduğu gibi yeniden kısaca hatırlatalım… P90X Programı reklama ihtihaç duymaz! Onunla 90 gün gibi kısa sayılacak bir sürede, fazla yağlarından kurtulan, vücudu sıkılaşan, 2 merdiven çıkarken artık yorulamayan, enerji seviyesi artmış, daha güçlenen, daha sağlıklı hale gelen, sadece dışı değil içi de güzelleşen, gün boyu mutluluk hormonu salgılamaktan başı dönen :) , sadece fiziği değil hayata bakış açısı da değişen herkes… zaten P90X’in ayaklı reklam panosudur! Ama olur ya… P90X reklama ihtiyaç duysaydı ne yapardı diye beyin jimnastiği yaptığımız bu yazı dizisinde, ilginç görsel ve mesajları sizlerle paylaşıyoruz. Kışın geldiği ve denizi – havuzu özlediğimiz bu günlerde, bu özlemimizi de biraz giderelim istedik (kışın kapalı havuza gitme şansı olanları ayrı tutuyor, onları esefle kıskanıyoruz!). Not: Bu arada aşağıdaki reklam önerisiyle ilgili bir mantık yanlışlığına ilk işaret edecek olana sürpriz bir ödül vermeyi düşündük :-) Yorumlarınızı bekliyoruz. Ara Sıra Değil… Her...
Yine Yeni Yine Yeni P90X4 :-)
Merhaba P90X Sevenler… Uzun bir aradan sonra yine yeniden, bu sefer 4. turumu yapmak için bugün itibariyle tam gaz P90X’e başlamış bulunmaktayım… 1. turu bitirmenin ardından 2. tura hemen başlamış ve düşe kalka bitirmiştim. Hatta 2. turda “Doubles” takvimi uygulayarak iyi ve daha etkili sonuçlar almıştım. Devamında bazı değişiklikler yaparak evde yapmak yerine; parkta, dağda, ormanda, su kenarında vs. 3. turu da tamamladım. Ancak yeme içme konusuna çok da dikkat etmeyerek bitirdim 3. turumu. Yine de sonuçlar tatmin ediciydi :-) Neyseki 4-5 ay aradan sonra, tabiri caizse üzerimdeki ölü toprağını atıp, ya Allah dedim ve bugün tekrar başladım. İnşallah daha muazzam sonuçları alıp, 4. turu yapan ve bu turda taktirleri toplayan bir sonuç olur. Herkese Selamlar… Gökhan’ın Önceki Sonuçlarını Hatırlayalım…...
Ayrılığa Bakış Açısı… Erkek vs. Kadın – 2
Bir önceki yazıda (Ayrılığa Bakış Açısı… Erkek vs. Kadın) muhtemel bir ayrılıkta, erkeklerin ve kadınların bu ayrılığı zamana göre nasıl kaldıracağına bakmıştık. O yazıdaki klişe, erkeğin hırs yapıp kendini spora vereceği, kadının ise kendini yaş pastaya vereceği idi :-) Ama bu bakış açısı ve klişeye “kontra” bir yazı ve görselle geleceğimizin de sözünü vermiştik. İşte sıradaki görsel: Karşı cinsler, sevgiliden ayrılınca ne olacağını düşünür ama gerçekte ne olur? :-) Erkekler nedense sevgililerinden ayrılır ayrılmaz, akacağı alemlerin, gideceği partilerin, genel olarak özgürlüğün dayanılmaz hafifliğinin hayalini kurar. Sanki dünyadaki bütün kızlar onun sevgilisinden ayrılmasını bekliyor da sıradadır. Oysa gerçekte olan, dapdağınık bir ev/oda, öyle ki bir şeyin üzerine basmadan yürümek mümkün değil, ortalıkta boş pizza – bira kutuları, 8 saat boyunca elden düşmeyen oyun konsolundan muzdarip ebleh ebleh boş bakan gözler… Hiç de hayal ettiğiniz gibi değilmiş di mi?! Kadınlar için ise sevgiliden ayrılır ayrılmaz, salya sümük...
Ayrılığa Bakış Açısı… Erkek vs. Kadın
Dün bir yazı paylaşmıştık. 14 Şubat Sevgililer Günü’nüzü daha 16 Kasım’dan kutlamıştık. Çünkü 16 Kasım’da P90X’e başlayan birisi, 90 gün sonra, yani 14 Şubat Sevgililer Günü programdan mezun olarak hayatının en iyi fiziğine kavuşuyordu. Şimdi benzer bir temadan devam edelim… Sizin için bir görsel hazırladık… Bu görsele özellikle kadın takipçilerin çok katılmayacağını şimdiden duyar gibiyim. O zaman şimdiden müjdesini verelim, “ayrılığa bakış açısının” alternatif bir versiyonu daha gelecek; o da sürpriz olsun :-) Hani dedik ya, spora başlangıcınızı özel bir güne denk getirmek diye… İşte bu özel gün hep de keyifli bir gün olmak zorunda değil! Yılbaşı, doğumgünü (her Pazartesi!) vs. tamam da… bir de acı verici bir ayrılıktan hemen sonra egzersize başlamak vardır. Aaaa… İşte bu da çok yaygın bir durum. Tabii ki kimseye burada “gidin de sevgilinizden ayrılın, spora başlayın” demiyoruz. Ama olur da başınıza gelirse, üzüntünüzü “spor” gibi faydalı bir noktaya kanalize...
P90X Reklama İhtiyaç Duysaydı… 3
P90X o kadar harikulade bir programdır ki, reklama ihtiyaç duymaz! Sadece 90 günde değiştirdiği bedenler, onu geçtik sadece “dışınızı” değil, “içinizi” ve özetle hayata bakış açınızı değiştirmesi bile, onu uygulayan herkesin ayaklı bir reklam panosu olarak gezmesine yeter. Ama olur ya, P90X reklama ihtiyaç duysaydı ne yapardı? İşte hayal gücümüzü ve yaratıcılığımızı çalıştırarak, ilgili görselleriyle birlikte küçük açıklamalarından oluşan ve çok beğenilen yazı dizimize devam ediyoruz. Kemer meselesi!.. Her zaman söylediğimiz bir şey vardır; P90X bir “kilo verme” programı değil, ondan çok daha anlamlı bir “vücut şekillendirme” programıdır. Yani sizi bi aşağı bi yukarı, tam bir Yo-Yo gibi oynatan moda akımların aksine, P90X size gerçekten fit, sıkı, sağlıklı ve herşeyden önemlisi, siz aksine çok uğraşmadıkça uzun süre koruyabileceğiniz bir fizik kazandırır. O yüzden yine her zaman dediğimiz gibi, program süresince sadece “Kg’leri” değer ölçüsü olarak almak, yanlıştır. Peki onun yerine ne mi yapabilirsiniz? İncelmeye başlayan...
Amy Winehouse ve Bulimiya…
Amy Winehouse… Doğum yılı 1983… Ölüm yılı 2011… Yani; Jimi Hendrix, Jim Morrison, Kurt Cobain ve daha nice starlar gibi, tam da 27 yaşındayken aramızdan ayrılan, bazılarının “27’ler Kulübü” ismini taktığı talihsiz kulübün en yeni ve belki de en yürek burkan üyelerinden… Tanırsınız tanımazsınız, seversiniz sevmezsiniz, yaşamış olduğu hayat stilini tasvip edersiniz etmezsiniz bilinmez ama… tartışılmayacak tek bir şey var ise, o da Amy Winehouse’un “sesi”dir herhalde. Çağının çok ilerisinde (belki de çok gerisinde!) ama her halükarda, farklı, alışılmıştan ayrılan, öne çıkan ve kesinlikle tadına doyamadan aramızdan ayrılan… 2011’deki trajik ölümünün ardından Amy Winehouse, 2015 yapımı, usta Asif Kapadia yönetmenliğinde çekilen biyografi/belgesel ile bugünlerde yine çok gündemde. Hadi oyunbozanlık yapalım ve filmin/belgeselin sonunu söyleyelim… Evet sonunda, baş kahraman Amy ölüyor! Orada bir sürpriz yok. Ama imkanınız varsa gidin ve bu filmi seyredin. Damarlarınızda hala dolaşan kan ve his duygusu varsa, finalinde muhtemelen sizin de gözlerinizden...
Günün Email’i…
P90X-Türkiye olarak günde yüzlerce email alıyoruz. Ve mümkün olduğunca kısa sürede, her birini en doğru şekilde yanıtlandırmaya çalışıyoruz. Siz de ister P90X, ister beslenme ya da hemen her konuda sorularınızı info@p90xtr.com e-mail adresine yöneltebilirsiniz. Burada, “ne saçma soru, git Google Amca’ya sor!” demek yok :-) Bu başlık altında, bize gelen e-maillerden, başkalarının da cevaplarından yararlanacağını düşünerek seçtiklerimizi (tabii ki isim belirtmeden), cevaplarıyla birlikte sizlerle paylaşacağız. İşte Günün E-mail’i… Tarih: 10/11/2015 – Saat: 12:31 Konu: – Email: 10/11/2015 12:31, Emrah XXXXX yazmış: Tesekkur ederim, zeytin yagi tuketebiliyoruz sanirim bunu ne seviyede (miktar) tuketebiliyoruz? Ben sabah 8 de gune baslamak istiyorum artik. Sabah henuz kahvalti yapmadan P90X e baslamam daha mi uygun? P90X uygularken hangi agirliktaki dumbell ile baslamam uygun? Agirlik arttirimi neye gore hangi periyotlarda olacak? Valla hocam birseyler eksik kaldi sanki :) Ve Cevabı… Tarih: 10/11/2015 – Saat: 12:54 Konu: Re: – Email: Yok yok, hiçbir şey eksik kalmaz :-) Her sorunun cevabı var...
Sağlam Kafa Sağlam Vücutta Bulunur
Bugün 10 Kasım 2015, ulu önder Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 77. yılı… Bugün onu pek çok faklı yönden anmak mümkün… Ama biz özellikle dönemin koşullarında diğerlerinden ayrılan bir yönünü ele alacağız. Bu günümüzün konforlu koşullarında bile devlet büyüklerinin spor yaparkenki karelerini görmek pek mümkün değilken, Atatürk’ün o dönemin çetrefilli koşullarında bile “spora – sporcuya” ne kadar önem verdiğini, pek çok anektodda bulabilmek mümkün. 20 Haziran 1938 tarihli kanunla, 19 Mayıs’un “Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı” olarak kabul edilmesi belki de bunun en güzel örneklerinden; yoksa dünyada “Spor Bayramı” olan çok da fazla ülke yok. Bu sefer ne mutlu bize… Aşağıdaki tek kare fotoğraftaki Atatürk ve yine saygıdeğer olduğunu tahmin ettiğimiz iki dostunun göbekleriyle olan farkından, “sağlam kafa sağlam vücutta bulunur”un, sadece sözde kalmadığını da görebilmekteyiz. O dönemde Photoshop’un olmadığını da hatırlatalım dostlar… Son olarak, Atatürk’ün spor ve sporcuyla ilgili çokça bilinen bir sözünün, o kadar çokça...