Bugünkü yazı konusunu, dünkü yazıda (Şimdi Biraz De-motivasyon) genellikle her gün saat 5:45 civarı saatsiz(!) olarak kalktığımdan bahsettikten sonra, yorumlarda Ahmed Burhan’ın “Hocam, bu işin sırrı ne?” sorusundan alıyor :-) Evet, hepimize yetişkinler için ideal uyku süresinin 8 saat olduğu öğretilmiştir (ki yanlıştır; daha azı ama daha kalitelisinden daha fazla verim almak mümkün). Bunun sonucunda bazılarımız da 8 saati dolduramadığımız için ertesi sabah uykumuzu almadan uyandığımızı düşünürüz. Ama doğrusu, uykunun dinlendiriciliği, süresine değil kalitesine bağlıdır. Bu, P90X’te Tony’nin egzersizler için de kullandığı bir sözdür… “Quality over Quantity – Yani nitelik, nicelikten önemlidir!”. Herhangi bir hareketi yaparken onu “doğru formda” yapmak, sadece onu “daha fazla” tekrar yapmaktan önemli olduğu gibi; uykuyu da “daha kaliteli” uyumak, sadece “daha fazla” saat uyumaktan önemlidir. Peki uykumuzun kalitesini nasıl baltalıyoruz? Uzmanlara göre yapılan en büyük hatalardan biri yatakta çalışmak. Çünkü bunu yaptığınızda beyninizin “uyku eşleştirmesini” sekteye uğratırsınız. Yani yatağınıza girdiğinizde...