Türkiye’nin iyi kişisel gelişimcilerinden Sayın Erdal Demirkıran‘ın piyasadaki tüm kitaplarını okumuşumdur. Hatta “Sadece Aptallar 8 Saat Uyur”un benim üzerimde hala pratik etkileri vardır; 8 saatten az uyuyarak da dinlenilebileceğini anlamak gibi (gerçekten insanın ömrünün 3’te 1’ini yastığa vermesini tasvip etmiyorum). Erdal Demirkıran’ın kitaplarının arkasında klasik yazarın fotosu yoktur. Şimdi hatırlamıyorum, taa ki bir gün yazarın fotoğrafını Google’da ya da başka bir yerde tesadüfen gördüğümde, bir anda var olan motivasyonum düştü, inancım azaldı, adeta “soğudum”. Şimdi lütfen kimse beni materyalistlikle suçlamasın (ki öyle değilim) ama o güne kadar kitaplarını etkileyici bir şekilde takip ettiğim yazar, oldukça “tıknaz” ve tabiri caizse “sağlıksız” gözüktü gözüme. Bu soğuma, tabii ki bir ekonomi hatta roman yazarında olmazdı muhakkak, ama insan belki de bilinçaltında, kişisel gelişim uzmanını her yönüyle “çakı gibi” görmek istiyor karşısında; sağlam kafa sağlam vücutta bulunur hesabı… Hatta bu görüşümü destekler nitelikte, milyonlara hitap eden pek çok ünlü...