Daha önceki bloglarımda da yazdığım gibi (Kürkçü Dükkanı ve Tilki – Ve 30 Gün Sonuçları), benim için P90X 90 günlük bir program değil. Ben P-ömürboyu-X yapmayı seçtim. 90 gün yaptıktan sonra en iyi vücuda ulaşmak, sonra spordan uzaklaşıp abur cubura dadanmak değil planım. Bundan 10-20 yıl sonra nasıl görüneceğimi(zi)n ve nasıl hissedeceğimi(zi)n yatırımlarını bugünden yapmaya başlamam(ız) gerekiyor. 50 yaşına gelince hastane köşelerinde sürünen, sürekli “her yanım ağrıyor” diye sızlanan, tansiyon hapını alıp tüm gün televizyon karşısında kanepede yayılan teyze ve amcalara da dönüşebiliriz; en fazla 30’larında gösteren, her fırsatta kendini dışarı atacak kadar dinç teyze ve amcalara da. Neye dönüşeceğimizi, yediklerimiz ve yaptıklarımız belirliyor. Seçimlerimiz, geleceğimizi şekillendiriyor. P90X’i “bir arkadaşınızdan” edindiyseniz eğer, bir süre yaptıktan sonra devam edemezsiniz genelde. Çünkü P90X’in ev fitness programları arasında çığır açan kısmı, hareket çeşitliliği ve kas şaşırtması sistemi kadar, beslenme planı ve takip çizelgeleridir (diğer adıyla Egzersiz Kayıt Formları)....
Aylık Arşivler: Şubat 2017
Benim Mezuniyet (Henüz Anaokul :)
Merhabalar, Bugün, sadece 6 günlük bir gecikme ile programın 1. aşamasını bitirmiş bulunuyorum. Bu 96 günde neler yaşadım, neler tecrübe ettim paylaşmak isterim. Spora aşık biri olarak, bu programın da tam bana göre olmasıyla birlikte her gün yeni bir heyecanla bastım “play” tuşuna… Başlangıçta sık sık tartılıp Hybrid Programı’nın bende mucize yaratmasını bekliyordum, ama bir mucize olmuyordu… Neden mi? Beslenmem hala kötüydü ve ben de sadece kiloya odaklanmıştım. 1-2 hafta beslenmeyi de az da olsa kontrol altına almayı başardım ve iyi sonuçlar almaya başlamıştım ki başka bir şehirde yaşayan anne ve babamın bize gelmesiyle ipin ucu kaçtı yine. Bir arada tüm kardeşler de toplanınca her gün yedik içtik derken ben başa dönmüş oldum! Hatta belki daha da kötü olmuş olabilir, tartılmadığım için bilmiyorum ama aynada fark ediyordum… Tek olumlu olan şey programı aksatmadan yapabilmem oldu… Ama yeterli olmadı çünkü Aykut Hocamın dediği gibi “egzersiz 1 adım ileriyse,...
Markette “Barkod”suz ve “Kenar”dan Alışveriş!
Bize en sık gelen sorulardan biri de, “market alışverişimi nasıl yapmalıyım?” sorusudur. P90X-Türkiye sitesi, “gidin marketten şu kadar gram karides, şu kadar papaya, aman şu kadar safran… vs alın” diyecek bir site değil! Daha açık bir deyişle, size balık veren değil, balık tutmayı öğreten site! Yani, şimdi size “şunu şunu alın” demek yerine, çok daha kolay anlaşılabilecek şekilde, genel olarak market alışverişinizi nasıl yapabileceğinizi anlatacağız. Market alışverişlerinizde sağlıklı seçimler yapıp yapmadığınızın bir göstergesi de, sepetinizde kendinden barkodu olmayan ürünlerinizin çokluğu ile anlaşılır. Genellikle tüm sebze ve meyveler, bazı tahıllar, kuruyemişler ve endüstriyel işlemden geçmemiş et, tavuk ve balıklar bu kategoriye girerler. Öte yandan, endüstriyel işlemden geçmiş, muhtemelen içinde bin çeşit katkı maddesi barındıran her ürün ise istisnasız barkodludur. O zaman bir dahaki market alışverişinizde, birazcık kasiyerleri ve reyon sorumlularını “yormayı” hedefleyin. Eğer meyve-sebzelerin kasada tartıldığı (bazı Migros ve Carrefour’larda olduğu gibi) marketlerden birindeyseniz, kasiyer aldığınız...
Keçi Sütü – İnek Sütüne Karşı
Bizlere hep küçüklüğümüzden beri empoze edilen “süt iç, süt iç” telkinleri, son yıllarda yerini bazı soru işaretlerine bırakmış durumda! Tabii burada son dönemde sorgulanan sütün “inek sütü” olduğunun altını çizelim. Yoksa bildiğiniz gibi “anne sütü” yeni dünyaya gelen bir bebek için en kilit yapı taşıdır, bunda soru işareti yok. Zaten tartışma tam olarak da burada başlıyor. Dünyada insan dışında hiçbir canlının sütten kesildikten sonra süt alımına devam etmemesinden! Hayvanlarda yavru, insanlarda da bebek sütten kesildikten sonra, sütün doğal yoldan sindirimini sağlayan enzimler yok olur. Bu şekilde insanda “Laktaz” enziminin azalması da, (yetişkin) insanların aslında daha fazla süte ihtiyacının olmadığının bir kanıtı olarak gösteriliyor. İşte genel olarak sütün yararının mı yoksa zararının mı birbirine üstün olduğu tartışıladursun, günümüzde inek sütünün tartışılmayan en yaygın yan etkisi genellikle “sindirim” üzerinedir. İnek sütü, insanın sindirimi açısından dünyanın en ideal besini sayılmaz. Çoğu insanda “gaz problemi” yarattığı doğrudur ve bunu en iyi...
Korkak, Tembel, Galip…
Bu sitenin kurulduğu 2012 yılından beri, sizlerden günde 100’lerce, bazen 1000’lerce mail gelmekte… Herkesin amacı, hedefi, belki korkuları, endişeleri, soruları, özetle “hikayeleri” farklı farklı… Tabii ki kimseyi sınıflandırmak haddimize değil, ama “motive etmek” haddimize. Bu bugün bu yazıyı da bunun için yazıyoruz. İşte bütün bu “hikayeleri” gördükten ve süzgeçten geçirdikten sonra, insanların hayatlarında dönüm noktasını oluşturduğunu düşündüğümüz bu egzersiz programına karşı yaklaşım, belki de 3 ana kategoride toplanır. Korkaklar, Tembeller, Galipler… Korkaklar; şüphesiz bu sınıfın en kötüleridir! Korkaklar, asla başlayamaz. Korkaklar, o “konfor zonu”nun dışına çıkamaz. Aslında çıkmak ister, o sayede bu siteye bir şekilde yolu düşmüştür, ama korkar işte, o adımı atamaz. İnanır mısınız, bize şu cümlelerle gelenler az da değil; “ben bu programı belki 1-2 senedir araştırıyorum”. Yorum yok… Tembeller; ortanca sınıftır. Tembeller ise asla bitiremez. Tabii, başlamak da bir şey ama unutmayın, bizim burada amacımız sizi sadece “başlatmak” değil, asıl “bitirtmek”. Onlar...