Spor camiasında eski bir deyiş vardır; “karın kasları spor salonunda değil, mutfakta yapılır” diye. (Orjinali “Ab’s are made in the kitchen, not in the gym.”) Ve oldukça doğru!

Evet, milyonlarca mekik yapabilir ve kaya gibi sert abdominallere sahip olabilirsiniz, ama doğru beslenmezseniz, onları siz dahil kimse göremeyecektir maalesef. Eğer her Türk genci gibi bir dönem spor salonuna gitmişliğiniz varsa, bilirsiniz. Oralarda, büyük kollar, geniş omuzlar vs. görürsünüz ama 6-Pack’li insan sayısı genellikle bir elin parmaklarından azdır. Çünkü yaklaşım genellikle, %70 Egzersiz – %30 Beslenme şeklindedir ki, gerçek bunun tam tersidir. Özellikle de konu, o herkesin peşinde koştuğu “6-Pack”ler olduğunda.

Şimdi size, 6-Pack’iniz ile sizin aranızda duran yanlışlar ve doğru bir şekilde yeni 6-Pack’lerinize kavuşmanın yollarını sıralayacağız:

– Gece geç saatlerde, yatmadan önce atıştırmak: İşte 6-Pack’inizle aranıza girecek en büyük yanlışlardan biri; gece geç saatlerde ve sağlıksız abur cubur yemek. Muhtemelen vücudunuza ve de yapıyorsanız P90X veya başka zorlu Ev Fitness’ınıza yaptığınız en kötü hainlik olacaktır. Yatmadan önce yediğiniz sağlıksız besinler, “yağ” olarak depolanır ve o yağların büyük bölümü de karın bölgenizde. Lütfen o içinizden gelen abur-cubur yeme isteğine dur deyin. Sağlıksız abur-cuburlar bilimsel olarak bağımlılık yapmalarıyla ünlüdür. Yedikçe daha çok yiyesiniz gelir (Pringles’ın sloganını hatırlayın – “Once you pop, you can’t stop!” yani “Açtınız mı, bir daha duramazsınız!”). Unutmayın, aynı mantıkla, yemedikçe de yiyesiniz gelmeyecektir. Ve işleri kolaylaştırmak ve kendinize büyük işkence yapmamak adına, en kolayı zararlı abur-cuburları hiç evinize sokmamaktır. Sağlıklı beslenme daha markette başlar.

– Kahvaltıyı atlamak: Yine diğer bir büyük hata, kahvaltı öğününü atlamaktır. İşe giderken yolda uğradığınız kalabalık börekçiyi kahvaltıdan saymıyoruz tabii ki, onu atlamanız daha yerinde. Ama ataların da dediği gibi, kahvaltınızı Krallar gibi yapın! Özellikle P90X gibi çok efor sarf ettiren bir programda, koca bir gecenin ardından vücudunuzu beslemeniz, ve de iyi bir şekilde beslemeniz gerekir. Fazla kolesterol, yağ ve şeker tüketimini abartmamak kaydıyla, gününüzün en ihtişamlı öğününün kahvaltınız olması gerektiğini hatırlayın.

– Sadece 3 ana öğün yemek: Bu konuda farklı görüşler olsa da, uzmanların büyük bölümü, yoğun fiziksel aktivite ile paralel olarak, 3 porsiyonları küçültülmüş ana öğünün yanında, yine sağlıklı küçük ara öğünler tüketmenizin, metabolizmanızı hızlı tutmada ve yağ depolama ihtimalinin azaltılmasında anahtar faktör olduğunda birleşiyorlar. İş yerinize ya da okulunuza götürebileceğiniz, muz, elma, yoğurt gibi pratik ara öğünler, bu sorunu çözecektir.

– İşlenmiş ürünler: Bir yiyecek ne kadar az “işlenmiş” ise, faydalı olma ihtimali (ya da zararlı olmama ihtimali) o kadar yüksektir. McDonald’s tarafından dava edilmek istemeyiz ama patates kızartmalarını 1 yıl dışarıda bıraktığınızda bile görüntüsünü ilk günkü gibi koruyor. Acaba nasıl? Demek istediğimiz, mümkün olduğunca işlenmiş gıdalardan uzak durun, besinleri doğadakine en yakın hallerinde tüketmeye çalışın.

Susadığınızda, “su” için… Chicken Nuggets yerine “chicken”ın kendisini yemeyi düşünün. Limonlu Ice Tea’yi çok mu seviyorsunuz; hiç kendiniz yapmayı denediniz mi?… Herşeyi pişirip, kızartmayın da, bazen çiğ olarak tüketin.

Damak tadınızı da kısa sürede, bu yeni beslenme alışkanlıklarınıza alıştırdığınızda, o hep istediğiniz vücut aslında göz açıp kapayıncaya kadar çabuk gelecektir.