“Kendiniz için verebileceğiniz en iyi kararı vererek bir spor salonuna gittiniz… Aklınızda kilo vermek, belki kilo almak ya da fit bir görünüm hakkında, ulaşmak istediğiniz düşünceler var. Bir hevesle antrenmanlara başlamak istiyorsunuz, hemen çalışayım hemen olsun istiyorsunuz. Salonun eğitmeni ya da oradaki antrenör size bir program verdi. Bu programı şu şekilde uygulayın dedi. Siz de başladınız.
Çalışmaya başladıktan bir iki hafta sonra aynada kendinizi incelediniz ve bir değişiklik göremediniz. Daha fazla çalışmanız gerektiğine karar verdiniz, “antrenör bu işi bilmiyor, bir iki egzersiz daha ekleyeyim” dediniz ve daha çok çalışmaya başladınız. 50 dakikalık antrenmanlar oldu size 120 dakika. Efenim ben çok yoruluyorum, enerjim yükselsin, şundan da yiyeyim bundan da yiyeyim dediniz ve oldukça sağlıklı ve dengeli beslendiğinizi düşünerek aslında hiç de gereği olmayan bir sürü çöp yediniz.
Uyku uyumayı sevmiyorum ben diyerek direndiniz uyumaya, gece TV başında, bilgisayar başında vakit öldürdünüz. Geç yattınız, sabahları erken uyanıp kahvaltı yapmadınız. Düzensiz uykunuzu antrenmanlarda yorulduğunuz için daha da düzensiz hale getirdiniz.
E göbeğim bir türlü gitmiyor derken internette araştırmalara başladınız. Baktınız herkes de aynı problemler. Yazılmış çizilmiş bir sürü şey. Herkes şunu kullan gider, bunu kullan süper gelişirsin demiş, hemen umutlandınız gittiniz aldınız bir tane. Başladınız kullanmaya, 1-2 ay daha geçti, aynada gelişim gördünüz ama göbekte değişen bir durum yok.
Başlarken aklınızda incecik sırım gibi bir fizik varken, kocaman kollar ve kocaman bir göbekle karşı karşıya kaldınız. E neden böyle oldu diye düşünürken, size dediler ki, şunu yeme-bunu yeme-onu da yeme ince olursun. Söylenen besinleri bir anda hayatınızdan çıkarttınız. Hayatınız bir anda sıkıcı bir iki besinden oluşan bir diyet oluverdi. 120 dakikalık antrenmanlara devam ettiniz, bir baktınız artık sabah uyanamıyorsunuz, toparlanamıyorsunuz, hep yorgun, hep gergin. Merhaba “Overtraining – Sürantrene” durumları… Besin yok, gereksiz uzun antrenmanlar, uykusuzluk… ne bekliyordunuz?
Eğer istediğin fiziğe en kısa sürede ulaştırabilecek bir programın olsaydı, antrenman yaparken nasıl beslenmen gerektiğini öğrenip gereksiz kalori almadan ihtiyacın olan besinleri tüketseydin ve uzmanına danışmadan gereksiz besin takviyesi kullanmasaydın, şu anda senin de baklavaların ya da selülitsiz bacakların olabilirdi; istediğin fiziğe ulaşmış olurdun.”
Neyse ki artık P90X’i buldun…
* UVFITNESS sitesinden alıntıda bulunulmuştur.
Ah ah ben ne çektim o alt kat komşularından.. Ne var yani sabah 5 te uyanıp pylometrics yaptıysam suç mu yani günah mı :D o değilde sabah 7 de servise binip akşam 6 da eve dönüyorum ve 7 de kursum var saat 10 a kadar iş yerim ile evimin arası 30 km üstelik nerdeyse 1 saat sürüyor yolum hergün. bu yoğunlukta nasıl vakit ayırırım bilemiyorum. Tam benlik bir program bulmuşken olucak iş değil bu :///
Hocam blog yetkimi açabilirseniz ben de bir şeyler paylaşmak isterim, teşekkürler :)
Açılmıştır efendim. Yaşasın paylaşım! :-)
Aykıt Hocam yukarıdaki mesajımı okudunuz mu? Yoksa gözünüzden mi kaçtı?
Selam Duygu :-)
Evet tabii ki okumuştum ama zaten doğru çözümü bulmuş olduğun için yorum yapmamışım sanırım.
Özellikle Plyometrics, alt kat komşuları ile ilişkileri biraz limoni yapabilmekte. Ama iyi kalite bir Mat ya da daha iyisi geniş bir spor minderi bu sorunu çözecektir aslında. İyice kulaklarını kabartıp, ona da laf ettiklerinde, günde bir saat egzersizin koca günün sadece %4’ü olduğunu hatırlatıp, bunu yapmak zorunda olduğunuzu kendilerine kibarca söyleyebilirsiniz.
Ama özellikle kardiyo günlerini outdoor aktiviteleri ile değiştirmek de bir çözüm. Senin de söylediğin gibi, yaptığın hiçbir egzersiz boşa gitmiş sayılmaz.
Bir bayan olarak, ağırlık antrenmanlarının doğru önemini farketmiş olman da çok güzel. Kazanılan kaliteli kas kütleleri, metabolizmayı hızlandırır, ihtiyacını yağ yakarak karşılar ve gece uyurken dahi yağ yaktırır.
Öyle ya da böyle P90X’in hayatına tesir ettiğini görüyorum. Ve bir şekilde harika sonuçlandıracağına da eminim.
Bizi hep haberdar et :-)
Tamamdır Hocam o halde tam gaz devam! Çok sevindim bu işe. Hem kış da geliyor, soğuklarda evde spor yapmak daha keyifli olacaktır. :-)
Söylediğiniz konuya katılıyorum, Günde 1 saatlik azıcık bir tıkırtının bu kadar sorun edilmesini anlamsız buluyorum, herhalde kıskandılar, ne bileyim ben artık başka yorum yapamıyorum. :-) Azıcık bir ayak sesi gidiyordu. O da maksimum 1 saat, valla ben onların ne seslerini çektim zamanında… Neyse. Şu büyük spor minderleri benim de aklımda aslında, sesi kesiyorsa kesinlikle alabilirim, öneriniz için teşekkürler. Mat yeterli olmuyor ama minderler yeterli olabilir…
Hocam peki ben 1. aydan mı devam edeyim yoksa kaldığım yerden mi? Nasıl yapmam daha doğru olur?
Spor yapamayanların ya da yapmayanların, yapanlara “deli olması” çok alışıldık bir durum. Psikolojik bir durum.
Diğer soruna, şimdi başka bir başlık altında cevap verdim. İçten’le en baştan birlikte başlıyorsunuz ya :-)
Aynen öyle hatta inanmayacaksınız dün aidat toplamaya indim.(ben yöneticiyim) Bana sorduğu ilk soru “Hala spor yapıyor musun?” oldu. Ben de evet koşuyorum, ben sporu bırakamam dedim. Ardından “Ne güzel ya keşke ben de yapabilsem…” oldu. Sanıyorum kendisi bu azme sahip olmadığı için bir şekilde kötü niyetle olmasa bile psikolojik olarak bana sinir oldu ses gittikçe. :-)
İnsanlar çok enteresan… Oysa ki dese ki beni de teşvik et, birlikte yapalım, seve seve yardımcı olurum…
Komik olmuş :-) Ama bu işin altında yatan psikoloji gerçekten böyledir. Hiç evlenmemiş ve çocuğu olmamış yaşlı bir teyzeyi, çocuk sesi çok rahatsız eder (torun torbaya karışmış bir kişiyi değil), ya da partneri olmayan birini yine komşudan gelen “aşk” sesleri rahatsız edebilir (sağlıklı bir cinsel hayatı olan ise tebessüm eder geçer). Benzeri spor yapmak isteyip de yapamayanlar için de böyledir. Benzer senaryolara çok şahit oldum da.
Hocam merhaba,
Bu aralar mecburi bir suskunluk içerisinde olsam da yazılarınızı gün içinde okumaya çalışıyorum. Ben 2. ayımın 2. haftasında komşu ile birbirimize girmemiz nedeni ile programa ara vermek zorunda kaldım. Pylometrics ve Cardio X gibi DVD’ler nedeni ile sorun yaşadık, bir de DVD player’ım bozuldu ve barfiks barım sadece TV nin olduğu odaya uyuyor o da alt komşunun çocuğunun odasıymış falan derken asabım bozularak programa ara vermek zorunda kaldım. (Ara vermek diyorum çünkü mutlaka devam edeceğim.) Esasen çok gürültü çıkmasa da komşum biraz enteresan bir tip olduğundan ve yeni bebekleri olduğundan çok da uğraşmak istemedim kendisi ile…
Bu ara sırasında neler yaptım; Haftanın en az 5 günü koştum, sabah 5.45 te uyanıp koştum, gece 23:00’da çıkıp koştum, kısacası sporsuz kalmamak adına elimden gelenin hepsini yaptım. Koşu mesafem 2-3 kilometrelerden neredeyse 6-7 km. lere ulaşmış; biliyorum ki bunda P90X alt yapımın etkisi var. Hedefim 10-11 km koşabilmek, ulaştığım gün haberiniz olur. :-) Açık havada sporu ne kadar sevdiğimi size bir mailimde söylediğimi hatırlıyorum, bu benim vazgeçilmezim. Kendimce şöyle bir çözüm buldum. Pylometrics ve Kenpo gibi hareketli DVD lerin olduğu günlerde koşup biraz da bacak- kol hareketleri çalışsam (Kenpo’ya ve Pylo’ya uygun olacak şekilde), ağırlık günlerine, sırt , kol , bacak gibi bölgesel kas çalışmalarına P90X ile evde devam etsem… Ne dersiniz? Kendimce bulduğum çözüm bu.
Asılna bakarsanız olur mu diye sormuyorum çünkü olmaz diye bir şey yok. Belki P90X’in vaadettiği sonuca tam şekilde ulaşamam ama eminim yine de sadece koşmaktan çok daha farklı ve olumlu bir sonuç alırım.
P90X ile ağırlık çalıştığım dönemde, kiloların nasıl tıkır tıkır gittiğini çok iyi gördüm bu nedenle ağırlıklardan vazgeçebileceğimi sanmıyorum; kas artırımı gerçekten metabolizmayı hızlandırıyor, yağ yakımına çok fazla yardımcı oluyor ve vücut görünümünü anında sıkılaştırıyor. Koşmaya başladığımdan beri ise kilom aynı , geriye gitmedim sadece ufak bir incelmem var.
Bu yorumu göndermek istememin sebebi bir şekilde bu kız nerelere kayboldu diye düşünmemeniz. Gönlüm kalbim hep sizlerle, yaşadığım küçük sorun beni biraz sinirlendirip böyle bir çözüme götürdü. Şu anda P90X’i evinde rahat rahat yapabilen herkesi çok kıskanıyorum bunu da belirteyim. :-) Sakın bırakmayın! Ben bile ne çareler buldum kendime baksanıza…
Herkese sevgiler,
Merhaba Pınar Hanım,
Böyle düşünmenize ve de hissetmenize çok sevindim.
Bugün birkaç kişiye telefonda söyledim; P90X Dünyanın en kolay programı değil ama sonuçları için akıttığınız her tere değecek bir program.
Yarın ilk gününüzde başarılar.
işe yarayacağini ilk antremansan sonra dusda kan ter icinde vucudun heryeri suyun altinda titrerken kensi kensine diyorsunki tamam buldum ihtiyacim olani:))
Ben de bugüne kadar sanırım hemen her şeyi denemişimdir. Ama farkettiğim, genellikle hep kolay yolu aramışım.
Şimdi ise ilk kez doğru yerde olduğumu hissediyorum. Çünkü bu sefer kolay yolu aramadım, ekstrem bir programdayım. Ve nedense işe yarayacağını adım gibi bildiğimi hissediyorum.
Setim bugün kargolanmış, start yarın!