Aranızda uzun süredir bulunmanıza rağmen, ilk yazıyı yazmaya işim dolayısıyla pek vakit ayıramamıştım. Şimdi ise ilk Blog’umu yazıp, ‘+1’ olarak aranıza katılıyorum. Size P90X ile tanışmamı, ardından da bugüne nasıl geldiğimin hikayesini anlatacağım…
Şaka değil, günde 2,5 litre kolayı rahatlıkla içen, üstüne bir de tatlıları yuvarlayan birini düşünün. İşte o bendim. Üstüne duble porsiyon yemekleri de yiyordum. Sanki tüm işi şu dünyada yemek yemek olan biri gibi. Abur cuburu ise ara öğün gibi yiyordum. Ne kadar korkunç bir durum, değil mi?
15 yaşına kadar hiç spor yapmamış, daha doğrusu yapamamış biri olarak, internette gördüğüm salon sporcularının güçlü görünen fizikleri beni de etkilemişti. Spor salonuna yazıldım, inanılmaz ağrılar oldu. Koşuda bile dayanıklı değildim. Gide gele alıştım, birkaç ay geçti vücut geliştiğini gösterdi. Poşetleri taşımak artık daha kolaydı ancak, esneme hareketlerini yapamamam beni hayli üzmüştü ve yaptığım şeyin bir işe yaramadığını düşünerek bıraktım. Ve ardından doğal olarak sağlıksız beslenme, kilo alımları tekrar başladı. Öyle ki bana bol gelen pantolon artık dizimin hemen üstünden giremez olmuştu.
Tekrar spor yapmaya nereden başlamalı diye düşünürken sınıf arkadaşım bana P90X’ten bahsetti. İlk başta çok merak etmemiştim. İki ay kadar sonra araştırdım, gördüğüm şeyler gerçekten şaşırtmıştı beni. Özellikle kilolu bir ailede oluşum, kilolu insanları normal görmeme neden olduğundan ötürü, kilolu insanların fiziklerinin ne kadar kısa sürede böyle değiştiğine inanamamıştım. Hatta “hepsi Photoshop, zayıflama ilaçları gibi nitelikli dolandırıcılık” gibi şeylerdir diye düşündüm. Ama sonra da, “Denesem işe yarar mı acaba?” diye içime güzel bir kurt düştü.
Videoları önce izledim. Ardından sadece izlediğim için, kolaylıkla yapılabileceğini düşünüp işe yaramayacağına karar kıldım. Önyargının ne kadar kötü olduğunu işte şimdi daha iyi anlıyorum.
‘Tamam başlayacağım” dediğim anda, ard arda sınav, iş telaşesi girince büyük bir ara oldu başlayamamak için. Büyük bir zaman kaybıydı benim için, belki şimdiye fit olabilirdim diyorum şu an. Ama zararın neresinden dönülse kardır. Zamanı, motivasyonu ayarlamak gerçekten zorladı beni. Sonuç odaklı düşünmem bana bu yüzden zaman kaybettirdi. Sonuçları hemen almayı düşünmenin yanlış olduğuna varmam bayağı zaman aldı.
Peki şu anda durum nedir? Dönüşümün başlangıcındayım. Hem mental, hem de fiziksel olarak. P90X’e başlayalı 3 hafta oldu, iki gün sonra 3. haftam dolmuş olacak. Hiç esnek olmayan bir bedenle, daha ikinci haftamda köprü hareketini hiç zorlanmadan yapabilir hale geldiğimi görmek beni P90X’e bağladı. Sabah 5 dedin mi kendiliğimden uyanır olmaya başladım artık! Hayatıma sonradan giren bir şey gibi hissetmiyorum. Tıpkı yemek yemek gibi doğal birşey sanki. Çünkü günümü öldürecek kadar vaktimi almıyor. Salona giderken gidiş dönüş bir saat, antrenman 2 saat, ki çoğu da aletlerin başında başkalarının elleri terli terli ellediği hijyenden uzak aletleri bekleyerek geçiyordu. P90X’te ise böyle bir durum söz konusu bile değil. Kendi evinizde, kendi duşunuzda, hatta kendi aletlerinizle, kimseyi beklemeden. Ayrıca sizi yine de biri bekleyecekse, o da kumandanızın yardımıyla Üstad Tony’dir :-) Tony için ne kadar şey söylesek azdır. Dünyanın en çok güldüren antrenörü o olsa gerek.
İlk Blog’un acemiliğine verin, ara ara konularda atlama yapmış olabilirim. 90. günün sonunda, fotoğraflarımı burada paylaşacağım. Gününüz ‘X’ olsun, sağlıklı günler!
Selam Erkan,
Samimi paylaşımın için teşekkürler. Söylediklerine katılıyorum. Özellikle, piyasada gerçekten bir sürü aldatmaca varken (yok Bradley Cooper bu vücudu 30 günde yaptı, yok Saba Tümer bununla zayıfladı… gibi) P90X gibi mükemmel bir programa da bazen başta şüphe ile yaklaşıldığı olabiliyor. Ama sanırım o günler artık biraz geride kaldı. Sadece bu site adına konuşabilirim ama 1,5 Milyon P90X takipçisi ve bir tane bile olumsuz yorum bulamazsınız P90X hakkında, programı gerçekten yapanlardan. Sadece “duyanlar” yine çamur atabilir :-)
90 gün sonuçlarını yine bu sayfalarda zevkle yayınlamak isteriz.
Çok başarılar…