Mutfağımızdaki aluminyum folyolar… Pratiklikleri sebebiyle, sanırım hemen hepimizin kullanmışlığı vardır. Kendimden örnek vereyim. Sabah greyfurt ve portakal suyunu sıkarken, bulaşık makinesine girip çıkmaktan kalayının helak olduğunu düşündüğüm narenciye sıkacağına kendimce bulduğum çözümle, meyvelerin suyunun sıkıldığı hazneyi aluminyum folyo ile kaplamaktaydım… Tıpkı daha önceleri, yıpranmış tost makinesinin yüzeyini daha sağlıklı kılma adına, yinen onunla kapladığım gibi. Hatta yine bugün soğuması için ikiye keserek buzdolabına kaldırdığım karpuz da bu aluminyum folyodan nasibini almıştı…
İşte hal böyle iken, tam da konu ile ilgili Dr. Ümit Aktaş’ın aşağıdaki görüşlerini, yorumsuz paylaşıyoruz…
“Kliniğime gelen 12 yaşlarındaki kız çocuğu, bana gelmeden yaklaşık iki sene önce aşırı halsizlik, yorgunluk ve mide bulantısı şikâyetleri ile ailesi tarafından bir tıp fakültesine götürülüyor. Teşhis “Aplastik Anemi”. Bu kemik iliğinin baskılandığı ve neredeyse tüm kan hücrelerinin sıfırlandığı korkunç bir hastalık. Devreye hemen bu hastalığın tedavisi için kullanılan kemoterapi ilaçları ve kortizon giriyor. Küçük hastamın durumu iyice kötüleşiyor. Ölümün eşiğine gelen çocuktaki asıl sorun neymiş biliyor musunuz? Ağır metal zehirlenmesi…
Zehirlenmenin kaynağı mı? Tost makinesi! Anne tost makinesinin yüzeyi çizildiği için önlem almak adına içini alüminyum folyo ile kaplamış. Yani yediği tostlarla küçük kızın vücudunda yüksek miktarda alüminyum birikmiş. Vücut ağır metallerin yükü altında, ilik baskılanmış kan hücresi üretemiyor. Neyse ki, hastam ağır metalleri vücuttan atan şelasyon tedavisine başladıktan kısa süre sonra tamamen iyileşti.
Alüminyum folyolar ısıyla temas ettiklerinde muhafaza ettikleri yiyeceğin içine alüminyum salmaya başlarlar. Bunu bilmeyen birçok ev hanımı, balığı, sebzeyi bu folyolara sarıp fırına atar. Aslında kimse bunu bilmek zorunda değil. Esas sorumluluk folyoyu yapan ve bu bilgiyi paylaşmayan üreticide, onu denetlemeyen kurumlarda. Ama maalesef kimse bizi korumadığı için, bütün tehlikeleri öğrenmek ve önlem almak yine bizlere düşüyor..”
Dr. Ümit Aktaş
Yeni araştırmalar, özellikle yüksek ısıya ve beklemeye maruz bırakılan alüminyum folyodaki alüminyum maddesinin yiyeceklere geçtiğini gösteriyor. Alüminyumun insan vücuduna başta kemik hastalıkları olmak üzere çok sayıda zararı olduğu belirtiliyor. Bu zararlardan bazıları anemi, kemik erimesi, zeka geriliği ve kanser. Alzheimer hastalarının ise beyin dokusunda görülen yüksek miktardaki alüminyum, uzmanların Alzheimer ve alüminyum arasında bir bağlantı olabileceğini düşünmesine yol açıyor. Ayrıca artan alüminyum miktarı, vücudumuz için çok gerekli olan kalsiyum, demir, fosfor, magnezyum gibi minerallerin emilimini de azaltıyor.
Tüm bunlar ışığında, evinizdeki tüm aluminyum folyoları hemen çöpe atın demiyoruz. Ama gönül rahatlığı ile heryerde kullanın demekten de çok uzağız! O zaman en azından…
-Alüminyum folyoyu, asitli (yoğurt, limon sıkılmış et ve ürünleri gibi), yüksek sıcaklıkta pişirilen ve uzun süre dondurarak muhafaza edilen gıdalarda kullanmayın.
– Alüminyum kaplar yerine paslanmaz çelik kaplar, folyo yerine de yağlı kağıt ambalajları tercih edin.
-Folyoya ısıtma işlemi uygulamayın.
– Balık, et gibi yiyecekleri alüminyum folyoya sarıp fırında pişirmeyin. Çünkü yüksek ısı ve yiyeceklerin pişirilmesi esnasında çıkan kimyasal içerikli buhar, alüminyum folyo ile reaksiyona girebiliyor.
– Alüminyum folyoya sarılıp saklanacak gıdalar, çok tuzlu, ıslak ya da limonlu olmamalı.
Şimdi gece gece o doktorun paylaşımını okuyunca resmen kanım dondu Aykut Hocam. Bu meret bu kadar kötümüymüş gerçekten? Elimi bile sürmem bir daha ben sanırım (Zaten de pahalı).
Dediğim gibi direkt hepsini çöpe atın, asla elinizi bir daha sürmeyin demiyoruz ama… Sanırım bu meretleri gerçekten ısı ile kullanmamak gerekiyor. Mesela en sevdiğim Et Lokantası diş diş sarımsağı bu folyolara sarıp saatlerde fırında pişirip getirirdi, şimdi o sarımsaklara aynı gözle bakamayacağım :)