Yazar: Erkan

Erkan

Güncel Yazıları: Erkan

“Play Tuşuna Basamamak” – Bardağın Boş Tarafı

Aykut Hocamın deyimiyle “Bay Muhalefet” olarak ve can sıkıntısından da mütevellit, birbirimizi motivasyona boğmaya çalıştığımız şu günlerde ben üzerime düşeni yapıp, neden play tuşuna basmalıyız konusunda değil de (herkes yazdı çizdi zaten), “Neden Play Tuşuna Basamıyoruz” konulu bir blog yazmayı düşündüm ve yazıyorum. Daha iyi bir hayat, daha sağlıklı bir hayat, özgüven, mutluluk, dayanıklılık, eski sevgiliden intikam, kendimizle barışmak, kendimizi yenmek… Bunlar neden P90X yapmamız gerektiğinin ya da yaptığımızın sebepleri. Bunları daha da çoğaltabiliriz ama P90X yaparken hepimizin yaşadığı en büyük sorun ve hatta yarım kalan pek çok P90X macerasının temel sebebi motivasyon… Videolar, şarkılar, türküler, başarı hikayeleri, deneyimler ve daha pek çok motivasyon aracına rağmen, ve dahi ihtiyacımız bizi spor yapmaya hatta P90X yapmaya yönlendirirken, neden biz o “play tuşuna” basamıyoruz? Basamıyor muyuz yoksa basmıyor muyuz? Ya da basmamıza engel olan bir şeyler mi var? Engeller fiziki ise benim aklıma “play tuşunun bozuk olması”...

Devamını Oku

Gün 45 – Yolun Yarısı Eder…

Selam Sevgili Dava Arkadaşlarım… Miladi takvimle 67, P90X takvimiyle 45. günü geride bıraktım. Aradaki 22 günlük boşluğun 19 günü, yakalandığım solunum yolları enfeksiyonu nedeniyle oluştu. Sanıyorum 38-39 günlük falandım, o lanet hastalığa yakalandığımda. Oldukça ağır geçti ve uzun sürdü. Ara ara P90X’e devam etmeye çalıştım ama ne randımanlı oldu ne de sağlıklı. Bir kaç antrenman denemesinden sonra tam olarak iyileşene kadar ara verme kararı aldım ve geçen hafta tekrar başladım. Benim gibi motivasyonu düşmeye değil, yok olmaya meyilli biri için, efsane bir geri dönüş oldu diyebilirim. Açıkça itiraf edeyim ki, devam edebileceğimi hiç sanmıyordum. Boş geçirdiğim günlerde sürekli sitede dolandım, okudum, yazdım, araştırdım, interneti kurcaladım, yeni şeyler öğrenerek motivasyonumu olabildiğince yüksek tutmaya çalıştım ve sanırım faydası oldu. Geçen bu sürede, başladığım günden beri bir türlü adam akıllı yapamadığım dinlenmeyi de sağlayınca, eskisinden daha dinç döndüm geri. Bu vesile ile çıkartılacak ilk dersimiz: Mutlaka yeterli ve...

Devamını Oku

I Want To Play A Game

Merhaba Şişko !!! Nerede olduğunu merak ediyor musun? Muhtemelen ediyorsun. Sana nerede olduğunu söyleyeyim. Uçurumun kenarındasın, muhtemelen düşmek üzere olduğun bir uçurumun kenarında… Aynaya baktığında ne görüyorsun? Ben sana baktığımda yağ tulumu görüyorum. Daha çok işe yaramaz, kıçını kaldırmaktan aciz, zavallı bir yağ tulumu… Bu güne kadar nasıl yaşadın şişko? Hep başkalarının baklavalarını gördün. Plajda utancından atletle otururken önünden gelip geçen fit ve kaslı erkekleri kıskanıp durdun. Harekete geçmek yerine kolay olanı seçtin. Kıskandın, streoidli dedin, boğazındaki o yanmayı hissetmek için, yaz sıcağında mükemmel serinlik için seni şeker komasına sokabilecek buz gibi kolayı kafana dikerken, hamburgerinin içine daha fazla ne tıkıştırabilirsin onu düşündün… Hep aç gözlü oldun, pizzanın en büyüğünü, patates kızartmasının dublesini sipariş verirken, işin sonu nereye varacak hiç düşünmedin… Tembel şişko… Su içsen yarıyor diye kendini kandırdın. Savaşmayı seçmek yerine, soslu iskenderi tercih ettin. Bir şeyin üstesinden gelebilmek için onun ne kadar büyük...

Devamını Oku

En Çok İhtiyacınız Olan Şey: Motivasyon (Aslında Bana Lazım)

Hepinizi Lazar’a dönüştürmeyecektir muhtemelen ama kıvılcımı çakabilir. Aaaa… Hakikaten de öyle… der misiniz? Bakın bakalım belki de dersiniz. Kıvılcımınız bol olsun. Yetişkin bir fil hortumuyla 1 tonluk bir ağırlığı kolayca kaldırabilir. Peki sirklerde küçücük bir kazığa bağlanmış filler nasıl olur da o kazıktan kurtulamaz? Filler henüz küçük ve güçsüzken zincirlerle kazığa bağlanırlar. Kurtulmaya çalışan küçük fil, zinciri kıramadığını görünce denemekten vazgeçer. Ne yaparsa yapsın kazığı çıkartamayacağını, zinciri kıramayacağını öğrenir. Fil ne kadar büyürse büyüsün, ne kadar güçlü olursa olsun baş ucunda çakılı duran kazığı gördükçe hareket edemeyeceğine inanmaya devam eder ve zinciri kırmaya uğraşmaz. Çaresizliği öğrenmiştir… Bir kaç pireyi bir kavanoza atıp kapağını kapatırsanız, pireler zıplayabildikleri kadar yükseğe zıplayıp kavanozdan çıkmaya çalışır. Ancak her defasında kafalarını kapağa çarpıp sersemlerler ve bir müddet sonra yükseğe zıplamaktan vazgeçerler. Kapağı açtığınızda pireler hala zıplamaktadır ancak, kavanozdan çıkabilecek kadar yükseğe değil. Sadece rahat ve canlarını yakmayan yüksekliğe kadar zıplarlar....

Devamını Oku

% 100 Doğal-Katkısız (mı) Acaba?

Bir şeyin doğal olması demek, doğal olması demektir. Yani doğada bulunduğu şekliyle kalmış olması demektir. Ağacın dalındaki bir elma doğal elmadır. Yoksa değil midir? Ağaç doğal gibi dursa da, daha fazla ürün, daha parlak elmalar alabilmek amacıyla ağacın da genetiğiyle oynanıyor artık ama bizim bahçelerimizde bulunan elma ağaçları sanırım hala doğaldır. Tabi onların da tohumları ne kadar doğal onu bilmiyoruz :-) Benim asıl dikkat çekmek istediğim konu raflarda %100 doğal-katkısız etiketiyle satılan meyve suları. Meyve suyunun sağlıklı beslenmede pek yeri olmadığını söylememiz sanırım yanlış olmaz. Bir bardak meyve suyu için bir kaç tane meyvenin suyunu kullanıyor olmamız şeker konusunda meyve suyunu, ev yapımı dahi olsa biraz sıkıntılı bir ürün haline getiriyor. Peki marketlerde doğal diye satılan meyve suları “az tüketince” masum sınıfına girebiliyor mu? Sanırım giremiyor. Geçen gün zincir mağazaların birinin rafında yine ünlü bir meyve suyu markasının şeftali suyunu gördüm. Üzerine kocaman “%100 Doğal”...

Devamını Oku

FATMAN Begins…

Selam P90X Ailesi… Son olarak “Oluyor mu Dersiniz?” blogumu paylaşmıştım sizlerle. Herşey gayet iyi giderken 40. günde yakalandığım hastalık nedeniyle  7 gündür antrenman yapamıyorum. Miladi takvime göre 52, P90X takvimine göre 42. gündeyim. Şimdiden programın 10 gün gerisine düştüm.  En iyi öğrenme yolu deneme yanılmadır derler ama  konu beslenme ve spor olunca acı tecrübeler yaşatıyor insana. An itibariyle en net öğrendiğim şey “sabırlı olmak”. Yani haftada 5 kilo verip, bir ayda 20 kilodan kurtulup “taş gibi” bir vücuda sahip olmak gibi bir formül maalesef yok. Günde (bilmeyerek de olsa) 1700 kalori açığı vererek haftada 2 kilo, ayda 8 kilo verdim ama sağlığımdan oldum. Bağışıklı sistemim çöktü, 33 yıllık ömrümde geçirmediğim bir solunum yolu enfeksiyonuna yakalandım. İlaçlar ve serumlar olmasa belki şu an hala yatak döşek yatıyor hatta, daha kötüsü zatürre bile olmuş olabilirdim. Eğer P90x’e başlamayı düşünüyorsanız ya da başladıysanız, sabırlı olmayı öğrenin. Rutin beslenme...

Devamını Oku

P90X Gider Hatırası Kalır…

Düşündüğünüz gibi değil. P90x bitmedi… Hayır, yarım da bırakmadım… En son antrenmanımı bayram günü yaptım. Bugün sporsuz geçen 5. günüm. 5 gün iğneler, ilaçlar ve de kocakarı ilaçlarıyla geçti. Solunum yolları enfeksiyonunu dibine kadar yaşıyorum. Benim adetimdir, bir şey yaparsam ya en iyisi olacak ya da olmayacak. Hastalıkta da böyle. Öyle sağlam enfeksiyon kapmışım ki, göz kapaklarım bile kendiliğinden kapanıyor, aralamak için yardıma ihtiyacım var adeta. 5 gün geçti ve sanıyorum bir süre daha spor falan yapamayacağım. Nefes almakta zorlanıyorum, gece uykum bölük pörçük. Dolan genzim yüzünden deli gibi öksürerek yataktan düşüyorum. Her yerim sızlıyor, ağrıyor… Toparlamam uzun sürecek gibi… Yolu yarılıyoruz derken (40. gün makina stop etti) bu ayrılık hiç iyi olmadı. Hastalığı attıktan sonra, tekrar nasıl motive olabilirim bilmiyorum. Devam eder miyim onu da bilmiyorum. Her türlü öneriye açığım. Moralim bozuk, içimi dökeyim biraz dedim.  Tony’in “topuklarınız yere değerse evinize gelirim” lafı aklıma...

Devamını Oku

Oluyor mu Dersiniz? – “32. Gün”

Şu an 36. gündeyim. Arada 5 gün sakatlıklar nedeniyle boş geçti, bu 5 günün 3’ünü telafi ettim ancak 2 gün atlamış vaziyetteyim. Yani 34. gündeyim aslen. Aşağıya değişim fotolarımı da ekledim. Kendimde hissettiğim pozitif gelişmeler görüntüme ne kadar yansıdı tam olarak idrak edemiyorum. Sanırım en iyisi başka bir çift gözün gördüğü oluyor bu durumda. 1 ayı devirmeme rağmen hala 4-4’lük antrenman çıkarabildiğim söylenemez.  Garip biçimde en sevdiğim antrenmanlar Core (8), Plyo (2) ve Kenpo-X (6)… Sular seller gibi terlediğim, kendimi çok iyi hisssettiğim ve en yüksek formla yapabildiğim antrenmanlar bunlar. Diğer antrenmanlarda sanırım biraz sıkılıyorum, özellikle de içinde barfiks ve şınav varsa :-) Ama hiç umursamıyorum. Kendime bir hedef koydum, sonra revize ettim. 120 kilonun üzerinde başladığım P90X maceramda şu ara 112 kilodayım. İki haneli rakamlara inmekti hedefim ancak sanırım çok zor olacak.  O yüzden hedefimi 105 civarına çektim. Elbette 90 gün sonunda tamam deyip bırakmayacağım....

Devamını Oku

21 Gün Sonra… Devam

***Yazının ilk bölümünü “21 Gün Sonra” linkinde okuyabilirsiniz.  … Peki ne hatalar yapmıştım? 1- Düzenli beslendim ama yeterli beslenmedim. Protein açığım had safhada ve ben bunun farkındayım ama elimden bir şey gelmiyordu. Demek ki düzenli beslenmek ile yeterli beslenmek farklı şeylerdi. 2- İlk iki hafta sıkı şekilde götürdüğüm yasaklılar listemde delikler açmıştım. Çaya şeker (az da olsa), yemeğe tuz  ve mecburiyetten beyaz ekmek yemeye başladım. Kendimi tok hissediyordum ama bunlardan aldığım karbonhidratlar kalitesiz olduğu için günlük çalışma ve üzerine spor temposunda vücudumu ayakta tutmaya yetmiyordu ve metabolizmam alarm veriyordu. 3- Akşam eve geliş saatim 22:00 civarı olduğundan, yemekten sonra 1 – 1,5 saat bekleyip spora öyle başladığım için sporun bitmesi, duş, recovery içeceği hazırlama içme, balkonda biraz dinlenme derken yatağa gitmem gece yarısı 01 – 01:30′u buluyordu ve sabah erken kalktığım için dinlenemiyor, haliyle vücudun kendini tamir etmesine zaman bırakmıyordum. Zaten 2. haftadan sonra kilo veremedim. 1 hafta...

Devamını Oku

21 Gün Sonra

Biraz film ismi gibi bir başlık oldu. Danny Boyle’un 28 DAYS LATER filmini bilmeyen yoktur sanırım. Benzer biçimde kabus gibi bir 21 günü geride bıraktım. Peki benim 21 günümde neler oldu biraz ondan bahsedeyim. P90X’e başlamadan 1 hafta önce tam olarak olmasa da bir çeşit diyete başlamıştım. Tabii diyet denebilirse. Çaya attığım şeker 2 değil de 1’e düşmüş, yediğim yarım ekmek döneri kendimi kandırırcasına ekmeğin içini aldırarak yemeye başlamış, zorla 2 litre kadar su içmeye başlamıştım vs vs… Yaş 33, boy 190 cm ve kilo 120’nin üstünde olunca, her ne kadar motivasyon videoları içimde Spartacüs’ün bağımsızlık ateşi gibi bir ateş yaksa da kara kara düşünüyordum. Hayatımda sporla geçen tek dönem 15 aylık askerliğimdi ve onun da üzerinden 13 sene geçmişti. Kondisyon sıfırın altında, tembellik had safhada, sağlıklı beslenme teleskopla görebileceğim kadar uzak bir gezegen tadında yuvarlanıp gidiyordum. 24 Ağustos 2014 günü tamamlamış olduğum DVD setim,...

Devamını Oku

Bana Hayatın Sırrını Verebilir Misin?

Genç yaşında hayatın sırrına muvaffak olmak için can atan bir delikanlı vardı. Kime, nereye gittiyse umduğunu bulamadı. Hayatın sırrı olmalıydı ama bu sırrı ona kim verebilirdi? Bir gün dediler ki; falanca yerde bir bilge yaşar. Devasa sarayında hayatın sırrını öğretir merak edenlere. Bu uğurda mecnun olmuş genç, toplar bohçasını düşer yola. Sarayı bulmak zor olmaz, keza gerçekten çok büyük ve ihtişamlıdır. Tek sorun, yüksek bir dağın tepesinde olmasıdır. Hayatın sırrı ile arasında yüzlerce hatta belki de binlerce basamak vardır. Düşe kalka, hücrelerindeki son enerji kırıntısını da feda ederek çıkar merdivenleri. Tüm motivasyonu, o sırrı elde etmektir. Düştüğü yerde geri dönmeyi düşünmez. Yorulduğu yerde bohçasındaki fazlalıkları bırakarak devam eder tırmanmaya. Nihayet bilgenin huzuruna varıp, o merak ettiği sırrı nerede bulabileceğini sorar. Bilge, gencin eline tahta bir kaşık tutuşturur, içine de bir tane yumurta koyar. “Şimdi git sarayın birinci katından başla gezmeye. Döndüğünde soracağım sorulara vereceğin cevaplara...

Devamını Oku

“Süt” Meselesi…

Çok fazla süt içmeyen biriyimdir. P90X’e başlayana kadar ayda yılda bir aklıma gelirse içerdim ama ilginç bir şekilde sütü çok severim. Yani süt içmememin sebebi tadından ya da kokusundan hoşlanmadığımdan değil, tamamen unutkanlıktan, ihtiyaç hissetmemektendi. P90X ile birlikte özellikle antrenmanlardan sonra yarım litre kadar süte; bal, badem ve muz ekleyerek yaptığım recovery içeceğini büyük keyifle içiyordum ki, internette gözüme ilişen sütün zararları konulu yazı, aklıma soru işaretleri doldurdu. Çok faydalı dediğimiz süt acaba gerçekten masum mu? Beni entere eden asıl tarafı 2,5 yaşındaki oğluma içirdiğimiz sütler. Süte aşık bir oğlum var, günde neredeyse 1 litre süt içiyor. Mümkün olduğunca UHT değil de, “Günlük Süt” içirmeye çalışıyorum. Yaptığım araştırmalardan çıkardığım sonuç şöyle; Bir kısım çok bilmiş (ya da gerçekten bilenler) ve bilim adamı süt’ün çok tehlikeli olabileceğini söylüyor. Dayanakları ise içindeki laktozun sindirimi güçleştirip, aldığımız diğer gıdaların da sindirilmesini zorlaştırması ve akabinde karında oluşan şişlik ve...

Devamını Oku

P90X’im Geldi!

Yemek gibi, içmek gibi… “ Amma abarttın” diyenleri duyar gibiyim ama başlamak için düşünenler ya da başlayıp motivasyon sıkıntısı çekenler şunu bilsin ki; “Play Tuşuna” basın. Ne olursa olsun basın. Ben 2. tura başladım. Ama sandığınız gibi 90 günü bitirip tekrar başlamadım :-)İlk başlangıcımdan 4 gün sonra, Yoga-X’i sıkıcı bulup 15. dakikada kapatıp yattım. Ertesi gün bacak çalışırken hiç farkında olmadan alt baldırımda kas zedelenmesine sebep olmuşum. Evet spora alışık olmayan odunsu gövdem, “Napıyon sen, aklını başına al” mesajı vermek için beni 3 gün yatırdı. İlk gün ayağımı kıpırdatamıyordum. Dayanılmaz bir ağrı ile bütün gün yatıp, yemeğimi yatağımda yedim. İkinci gün koltuk değneği ile dolaştım, 3. gün topallayarak yürüdüm. Bu sürede anladım ki, sıkıcı mıkıcı ama Yoga-X kaslarınızda meydana gelen gerilimi azaltmak için elzem. Yoksa benim gibi bacağı elinize alabiliyorsunuz. Bu vesile ile Yoga-X’ten özür dileyip, af istiyorum. Evet bugün tekrar başlamamım 4. günü ve...

Devamını Oku

Biraz da Teknolojik Yardım

Siz de benim gibi “ne yesem, kalorisi kaç, bugün yeterli protein alabildim mi?” gibi sorularla boğuşuyorsanız tam sizlik bir uygulama paylaşacağım. Ayrıca raflarda gördüğünüz, üzerinde besin değerleri yazmayan veya yazsa da inandırıcı gelmeyen ürünleri için de barındırdığı QR kod okuyucu sayesinde taratıp anında bilgi sahibi olabiliyorsunuz. Günlük yeme içme olaylarınızı kolayca ekleyip, aldığınız kalori, protein, yağ vs. değerleri tek tıklamayla görüp, isterseniz aylık, haftalık, yıllık raporlar halinde görebiliyorsunuz. Ayrıca hedef  kilonuzu girip, yaşam tarzınıza göre size çıkartacağı beslenme opsiyonlarından faydalanabiliyorsunuz. Kısaca oldukça kullanışlı ve ücretsiz; eğer akıllı telefonunuz varsa çok işinize yarayacaktır. Daha ayrıntılı bilgi ve indirme linkleri yazının en altındadır. Fatsecret Uygulaması Ekran Görüntüleri Fatsecret Android Uygulamasi İçin Fatsecret Apple Uygulaması İçin...

Devamını Oku

Başlamak Bırakmanın Yarısıdır!

“Başlamak bitirmenin yarısıdır” derler esasında. Oldum olası hiç hazzetmedim bu sözden. Dünyanın en samimiyetsiz motivasyon cümlesidir. Kimi zaman da alay etmek için kullanır bazıları. Başlamak; çoğu kez heves etmekten, meraktan, ayak uydurmaktan ibarettir. Geçmişi şöyle bir hatırlarsanız eğer, yogaların, pilateslerin televizyon ekranlarında, sabah kuşaklarında boy gösterdiği zamanlar vardı. En az 10 kişi tanıyorum, sabah çok afedersiniz camış gibi beslenip, şekerli türk kahvesini de yuvarladıktan sonra, televizyonun karşısında çamurda debelenen su aygırı gibi enstantaneler veren… Sonrasında medeni memleketlerde çok çok uzun yıllardır var olan ama bizde yeni yeni yaygınlaşan spor parklarında, ne yaptığını bilmeden, hiç bir fikri olmadan, sağlıklarını tehlikeye atarak pedal çeviren, hoplayan zıplayan teyzeler peydah oldu. Aslında maksat spor falan değildi. “Falanca gidiyor, biz de gidelim. Patlayana kadar yiyelim, eşofmanları çekelim, spora gidelim, bedenimize zulüm edelim…” Mantık bu olmasa da yaptıkları tek şey buydu. Spor yaparken Mualla Hanımın yeni aldığı halının rengini tartışmalar, alt...

Devamını Oku