Dünyanın 1 numaralı Erkek Fitness dergilerinden kabul edilen Men’sHealth dergisinin, P90X’in yaratıcısı Tony Horton ile yaptığı röportajı paylaşıyoruz…
Saat 23:30… Bir adam siyah pantolonu, siyah gömleği ve gecenin o geç saatine rağmen güneş gözlükleriyle otelin lobisine doğru giriş yapıyor. 30’lu yaşlarda iki adam onu hemen tanıyorlar.
Biri “Siz Tony Horton’sunuz” diyor, tam emin olamadığını belli eden bir yüz ifadesiyle. “Haydi canım, olamaz!” diyor diğeri de.
İkisi de gördüklerinin o olduğuna inandıktan sonra Horton’a heyecanla P90X antrenman programlarının bir müdavimi olduğunu anlatıyorlar. Bu programların ABD’de peynir ekmek gibi satıldığını göz önüne alırsak, bu pek de sürpriz değil aslında. İkisi de diğer insanların garip bakışları arasında Horton’a karın kaslarını ve bisepslerini göstererek, antrenmanlarından nasıl faydalandıklarını ispatlamaya çalışıyorlar. Hatta adamlardan biri Horton’un DVD setinin şu anda bile otel odasında olduğunu söylüyor.
Bu iki çılgın fanatiğinden kurtulan Horton, daha sonra başka hayranlarıyla buluşuyor, onlara imza veriyor ve kendiyle özdeşleşen X-Men pozlu fotoğrafından dağıtıyor. En sonunda otelden çıkabilen Horton otomobilinin arka koltuğuna atlıyor ve yola koyuluyor.
P90X’i bu kadar popüler yapan sebeplerden ilk olarak, Horton bu iş için harika bir karakter. 178 cm boyunda ve 80 kg ağırlığındaki Horton’un yağ oranı sadece yüzde 9. Tek seferde 110 şınav, 80 dips ve 35 barfiks yapabiliyor. Buna inanmayanlar olabileceğini bildiği için de hangi egzersizi anlatırsa anlatsın, mutlaka birkaç tekrar kendisi yapıyor. Bu, kendilerini forma sokmak adına yeni yöntemler arayanlar için haliyle epey etkileyici ve ikna edici bir yöntem. Sizin de karşınıza 110 şınav çeken bir adam çıksa ve tavsiyeler verse, en azından bir kulak vermek istersiniz değil mi?
İkinci bir sebep daha var: P90X reklamı yapılan diğer ürünlere göre çok daha hızlı ve gerçek sonuçlar veriyor. Çünkü P90X antrenmanı yoğunluk, istikrar ve çeşitlilik gibi çok önemli prensiplere dayanılarak hazırlanmış bir metot. Dahası, antrenmanı yapmak için çok özel ekipmanlara ihtiyacınız yok. Sadece bir barfiks barı ve dambıl bu iş için yeterli. Tek yapmanız gereken P90X DVD’sini oynatarak Tony ve çetesinin söylediklerini ve yaptıklarını takip etmek. Horton’un antrenman sistemine eleştiriler yok da değil. Bunlardan en yaygın olanı şu: Zaten herhangi bir aktiviteyi haftanın altı günü, üç ay boyunca yaparsanız, kilo vermeniz ve kaslanmanız kaçınılmazdır.
Horton’un bu eleştiriye tabii ki bir cevabı var: “Şınavı ben icat ettim demiyorum. Pilometrik (patlama ve sıçrama hareketleri yaparak kasın kısa bir süre içerisinde maksimum kuvvete erişmesini sağlayan egzersizler) egzersizler uzun yıllardır var, aynı Yoga ve Karate gibi. Bunların hiçbirisini kendimin bulduğunu iddia etmiyorum. Ne var ki bu bilinen şeylerden oluşan antrenmanın yapısı, yoğunluğu ve çeşitliliği tamamen benim eserim. P90X’in zor bir antrenman olduğunu kabul ediyorum fakat elinizden geleni yapmaktan başka çareniz yok. Eğer gücünüz tükenirse biraz ‘stop’a basıp devam edersiniz, olur biter. Kısacası, Horton’un tek bir beklentisi var, o da denemeniz.
Horton’un haklı olup olmadığını anlamak için bu antrenman programının DVD’sini başından sonuna izlemenize de gerek yok. Onun egzersizlerinin ana felsefesini kendi antrenmanınızda da uygulayabilirsiniz. Nasıl mı? Bunun için aşağıdaki prensipleri hayata geçirmeniz yeterli.
Vücudunuzu şaşırtın
Horton antrenman sistemini belirlerken değişik bir yöntem uyguluyor. Bir antrenmandan 5-10 dakika önce yapılacak olanlara karar veriyor, hatta bazen antrenman sırasında ‘doğaçlama’ yapıyor. Horton’un ağırlık programının ortasında bir deparlı koşu, göğüs antrenmanında bir sırt egzersizi ya da pilates çalışmasında karate hareketleri görürseniz şaşırmamalısınız. Bütün bunların tek bir amacı var; o da kaslarınızı şaşırtmak.
“Yıllardır spor salonuna giden ama hiç bir ilerleme sağlayamayan ya da bir süre gidip pes eden insanları bir düşünün,” diyor Horton ve devam ediyor: “Bunun tek sebebi var, o da bu insanların yaptıkları antrenmanların sıradan ve rutin oluşu. Bu da antrenmanların sıkıcı hale getirdiği için insanları spor yapmaktan soğutuyor.”
Horton ünlü olmadan önce, Los Angeles’ta birçok ünlü insanı çalıştırdı. Hatta öğrencilerinden biri olan Billy Idol ona ‘Kas Konfüçyüs’ü’ lakabını takmış. İşte size Konfüçyüs’den bilgelik dolu bir tavsiye: “Eğer belli bir amaç ya da sportif branş için değil de, fit olmak için antrenman yapıyorsanız, sürekli değişiklikler yapmak daha fazla kalori yakmanızı, sakatlıklardan korunmanızı ve daha dengeli bir fiziğe sahip olmanızı sağlar.”
Horton “Vücudunuz sürekli aynı şeyin tekrar edilmesine bir süre sonra cevap vermez, yenilik ister” diyor. Her zaman yeniliklere açık olmalısınız.
Gayet açıklayıcı bir röportaj olmuş, yapacak birşey yok, kas şaşırtmaya devam :)
Bu biraz hikaye tadında olmuş röportaj gibi değil