Yok, sen yapamazsın… Başladığın hangi işi bitirdin ki sen… Hem sonuç vermez onlar… Yalandır… Boşa vaktini harcama… Bu sene de geçsin, seneye başlarsın… İki bayram arası başlanmaz, şu bayram da bi geçsin… Olmazsa yılbaşı başlarsın, bu yılbaşı da değil, sonraki yılbaşı artık… Ama en iyisi komple boşver sen, ben seni biliyorum, yapamazsın sen…
Evet, başlarken çevrenizde bunlardan bol miktarda göreceksiniz, duyacaksınız… İşin ironiği, muhtemelen en yakın çevrenizden daha çok duyacaksınız. Anne-babanızdan, ailenizden, eşinizden, dostunuzdan, kız ya da erkek arşadaşınızdan, meslektaşlarınızdan…
Şaka değil, gerçekten “iki bayram arası değil de, artık bu bayramdan sonra başlarım” diyenlerin sayısı hiç de az değildi (nedensiz bir şekilde!). Eh şimdi bayram da geldi çattı, başka bahane de kalmadı. Tamam, istiyorsanız son kez yeyin için gönlünüzce. Jubilenizi yapın. Ama ne olursa olsun, yukarıda bahsettiğimiz sizi “aşağı çeken” görüşteki insanları çevrenizden uzaklaştırın. Uzaklaştıramıyorsanız, en azından kulaklarınızı tıkayın. Kulaklarınızı da tıkayamıyorsanız, söylediklerini sineye çekin ama bilenin! İçten içe daha da bilenin.
Doğruya doğru, günümüzde “fit ve sağlıklı” olmak, olmamaktan çok daha zor; yanlış beslenme politikaları, giderek azalan fiziksel hareket, bozulan uyku düzenleri vs. ile… Ve işin aslı, fit ve sağlıklı olmayan arkadaşlarınız, hatta aile bireyleriniz, çevrelerinde de fit, sağlıklı ve hayat enerjisi dopdolu birini görmekten çok haz duymayabilir, maalesef hayatın doğasında var bu! O yüzden, siz hayatınızı pozitif yönde değiştirmeye yönelik ekstrem bir adım attığınızda, muhtemelen duyacaksınız bu sözleri…
Yok, sen yapamazsın… Başladığın hangi işi bitirdin ki sen… Hem sonuç vermez onlar… Yalandır… Boşa vaktini harcama… En iyisi boşver sen, ben seni biliyorum, yapamazsın sen…
Tamam, yeterince dinlediniz. İçinizde söyleyecek çok şeyiniz olabilir… Ama şimdilik onlara başka bir şey demeyin, tek bir şey yeterli… İçinizden ya da dışınızdan… Sadece deyin ki… “Bekle ve Gör”…
Bekle ve Gör…
Oooooo hocam, yine bombalamışsınız :-)
Doğru, benim çevremde kimse inanmamıştı, şimdi hepsi ağzımın içine bakıyor :-)
Başta prim vermeyenlerin sonra hakkında biraz daha fazla bilgi edinmek için sıraya girmesi… çok sık karşılaştığımız bir durumdur.
Evet Aykut Hocam, geçen bombanın üzerine ikinci bomba olmuş!
Sayenizde motivasyonsuz kalmıyoruz. Benim kendi annem, en büyük motivasyon kırıcım maalesef :-( O da kötülüğünden değil de resmen biraz daha etine dolgun halimi daha çok seviyor sanki :-) O neslin sağlıklı tarifi, balık etli. Tamam, ben de bir Kate Moss (gençliği) olayım demiyorum ama taş gibi fit olmaktan zarar mı gelir canım?!
Selam Derya,
Teşekkürler. Nedense bazen anneler -- eşler vs. bu şekilde düşünebiliyor. Aynen dediğin gibi, anneler-babalar sağlıklı olmayı biraz etine dolgun olmakla eş görür; ya da bazen eşler nedense partnerlerinin çok da fit olmasını istemez! :-)
Ama yapacak bir şey yok… İzlesinler ve görsünler…
Benim vücudum benim kararım :) kimse etkileyemez beni yeni yıla girmeden 2.turum bitmiş olacak. Beni yolumdan kimse alıkoyamaz…
Hocam, belki biliyorsunuzdur, “Umudunu Kaybetme” adlı bir filmde şöyle bir replik var:
“Birinin sana, “Bir şey yapamazsın” demesine izin verme. Hatta benim bile. Bir hayalin varsa, onu koruman gerek. İnsanlar, bir şey yapamaz ve seninde yapamayacağını söylerler. Bir şey yapmak istiyorsan, gidip onu zorla al…” Yazıyı okuduktan sonra direk aklıma bu replik geldi… :)
Bu arada blog yetkimi açarsanız çok sevinirim… :)
Çok severim o filmi… O konuşma köhne bir basket sağasında, baba-oğul arasında geçer… (Bizim “Motivasyon İçin Film Tavsiyeleri” listemizde de mevcuttur :-)
Tabii ki, “elferby” kullanıcı için blog yetkisi açılmıştır.