P90X o kadar harikulade bir programdır ki, reklama ihtiyaç duymaz! Sadece 90 günde değiştirdiği bedenler, onu geçtik sadece “dışınızı” değil, “içinizi” ve özetle hayata bakış açınızı değiştirmesi bile, onu uygulayan herkesin ayaklı bir reklam panosu olarak gezmesine yeter. Ama olur ya, P90X reklama ihtiyaç duysaydı ne yapardı? İşte hayal gücümüzü ve yaratıcılığımızı çalıştırarak, ilgili görselleriyle birlikte küçük açıklamalarından oluşan ve çok beğenilen yazı dizimize devam ediyoruz. Kemer meselesi!.. Her zaman söylediğimiz bir şey vardır; P90X bir “kilo verme” programı değil, ondan çok daha anlamlı bir “vücut şekillendirme” programıdır. Yani sizi bi aşağı bi yukarı, tam bir Yo-Yo gibi oynatan moda akımların aksine, P90X size gerçekten fit, sıkı, sağlıklı ve herşeyden önemlisi, siz aksine çok uğraşmadıkça uzun süre koruyabileceğiniz bir fizik kazandırır. O yüzden yine her zaman dediğimiz gibi, program süresince sadece “Kg’leri” değer ölçüsü olarak almak, yanlıştır. Peki onun yerine ne mi yapabilirsiniz? İncelmeye başlayan...
Blog
Amy Winehouse ve Bulimiya…
Amy Winehouse… Doğum yılı 1983… Ölüm yılı 2011… Yani; Jimi Hendrix, Jim Morrison, Kurt Cobain ve daha nice starlar gibi, tam da 27 yaşındayken aramızdan ayrılan, bazılarının “27’ler Kulübü” ismini taktığı talihsiz kulübün en yeni ve belki de en yürek burkan üyelerinden… Tanırsınız tanımazsınız, seversiniz sevmezsiniz, yaşamış olduğu hayat stilini tasvip edersiniz etmezsiniz bilinmez ama… tartışılmayacak tek bir şey var ise, o da Amy Winehouse’un “sesi”dir herhalde. Çağının çok ilerisinde (belki de çok gerisinde!) ama her halükarda, farklı, alışılmıştan ayrılan, öne çıkan ve kesinlikle tadına doyamadan aramızdan ayrılan… 2011’deki trajik ölümünün ardından Amy Winehouse, 2015 yapımı, usta Asif Kapadia yönetmenliğinde çekilen biyografi/belgesel ile bugünlerde yine çok gündemde. Hadi oyunbozanlık yapalım ve filmin/belgeselin sonunu söyleyelim… Evet sonunda, baş kahraman Amy ölüyor! Orada bir sürpriz yok. Ama imkanınız varsa gidin ve bu filmi seyredin. Damarlarınızda hala dolaşan kan ve his duygusu varsa, finalinde muhtemelen sizin de gözlerinizden...
Günün Email’i…
P90X-Türkiye olarak günde yüzlerce email alıyoruz. Ve mümkün olduğunca kısa sürede, her birini en doğru şekilde yanıtlandırmaya çalışıyoruz. Siz de ister P90X, ister beslenme ya da hemen her konuda sorularınızı info@p90xtr.com e-mail adresine yöneltebilirsiniz. Burada, “ne saçma soru, git Google Amca’ya sor!” demek yok :-) Bu başlık altında, bize gelen e-maillerden, başkalarının da cevaplarından yararlanacağını düşünerek seçtiklerimizi (tabii ki isim belirtmeden), cevaplarıyla birlikte sizlerle paylaşacağız. İşte Günün E-mail’i… Tarih: 10/11/2015 – Saat: 12:31 Konu: – Email: 10/11/2015 12:31, Emrah XXXXX yazmış: Tesekkur ederim, zeytin yagi tuketebiliyoruz sanirim bunu ne seviyede (miktar) tuketebiliyoruz? Ben sabah 8 de gune baslamak istiyorum artik. Sabah henuz kahvalti yapmadan P90X e baslamam daha mi uygun? P90X uygularken hangi agirliktaki dumbell ile baslamam uygun? Agirlik arttirimi neye gore hangi periyotlarda olacak? Valla hocam birseyler eksik kaldi sanki :) Ve Cevabı… Tarih: 10/11/2015 – Saat: 12:54 Konu: Re: – Email: Yok yok, hiçbir şey eksik kalmaz :-) Her sorunun cevabı var...
Sağlam Kafa Sağlam Vücutta Bulunur
Bugün 10 Kasım 2015, ulu önder Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 77. yılı… Bugün onu pek çok faklı yönden anmak mümkün… Ama biz özellikle dönemin koşullarında diğerlerinden ayrılan bir yönünü ele alacağız. Bu günümüzün konforlu koşullarında bile devlet büyüklerinin spor yaparkenki karelerini görmek pek mümkün değilken, Atatürk’ün o dönemin çetrefilli koşullarında bile “spora – sporcuya” ne kadar önem verdiğini, pek çok anektodda bulabilmek mümkün. 20 Haziran 1938 tarihli kanunla, 19 Mayıs’un “Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı” olarak kabul edilmesi belki de bunun en güzel örneklerinden; yoksa dünyada “Spor Bayramı” olan çok da fazla ülke yok. Bu sefer ne mutlu bize… Aşağıdaki tek kare fotoğraftaki Atatürk ve yine saygıdeğer olduğunu tahmin ettiğimiz iki dostunun göbekleriyle olan farkından, “sağlam kafa sağlam vücutta bulunur”un, sadece sözde kalmadığını da görebilmekteyiz. O dönemde Photoshop’un olmadığını da hatırlatalım dostlar… Son olarak, Atatürk’ün spor ve sporcuyla ilgili çokça bilinen bir sözünün, o kadar çokça...
P90X Reklama İhtiyaç Duysaydı… 2
Bir önceki yazıda (P90X Reklama İhtiyaç Duysaydı…) bahsetmiştik; P90X programının reklama ihtiyacı yoktur, onu bitirerek hayatlarının en iyi fiziklerine kavuşanlar zaten en iyi ayaklı reklamdır. Ama olsaydı ve dergilere/gazetelere reklam verseydi, nasıl olurdu diye? İşte bugünkü reklamımızı “Nereden Başladığın Değil, Nerede Bitirdiğin Önemlidir” sloganı üzerine kuruyoruz. Gerçekten de öyle! P90X’e başlayan herkese, başlamadan önce “1. gün” fotoğrafı çekmeyi mutlaka öneririz. Çekin ve kendinize saklayın. Hemen bizimle ya da başkasıyla paylaşın diye değil. Ama “nereden geldiğinizi” bilmeniz ve daha da önemlisi, “sonunda nereye geldiğiniz” ile farkını çok daha net görebilmeniz için. Çünkü sonuçta gerçekten başlangıç noktanız değil, geldiğiniz nokta en önemli olan. Yine aşağıdaki reklamımız, “çekim yasası”nı lehinize kullanmak ve de başlangıç noktanız her ne olursa olsun aynaya baktığınızda kendinizi kötü hissetmeniz değil, geleceğinizi hayal ederek sizi devam ettirmeye yetecek motivasyonu bulmanız açısından önemli. Ne demişler… Bir yerlerden başlamak lazım… Siz neyi bekliyorsunuz? Nereden Başladığın Değil, Nerede...
Siz Ne Yiyorsanız, O’sunuz!
“Siz ne yiyorsanız, O’sunuz – You are what you eat” beslenme konusunda oldukça vurucu ve güçlü bir deyiştir. Evet, biraz ekstrem ama doğruluk payı da yüksek. İyi yönde de, kötü yönde de, vücudumuzu şekillendiren ve mevcut görüntüsüne karar veren, aslında o’na ne verdiğimiz yani ne yediğimizdir. Tıpkı, güneşin altına yattığınızda bronzlaşmanız (ya da tavuk gibi kızarmanız) gibi, yeme-içme alışkanlıklarınıza vücudunuzun verdiği de bir “tepki”dir aslında. Siz onu P90X gibi bir programa maruz bıraktığınız ve beraberinde sağıklı beslenme alışkanlıkları kazandığınız takdirde, o da size sonunda neredeyse bir olimpiyat sporcusunun vücudu gibi fit ve atletik bir vücut ile cevap verecektir. Bu 2+2=4 olduğu kadar kesin bir yargı. Sözü daha fazla uzatmadan, bu sayfalarda gezinip eğer hala yanlış yeme-içme tercihleri yapmaktaysanız, sizi omuzlarınızdan tutup sarsacak ve kendinize getirecek birkaç görseli paylaşalım. Unutmayın, siz ne yiyorsanız O’sunuz!...
100 Yıl Önce Spor Anlayışı Nasıldı?
Biliyorsunuz, çağımız teknoloji çağı. Günümüzde ilim, bilim ve teknoloji çok ilerledi. Şimdi DVD’yi oynatıcıya takıyorsunuz ve dünyanın en iyi koçları salonunuza konuk oluyor ve sizi birebir çalıştırıyor adeta. Ya da telefonunuz, kaç kilometre koştuğunuzu, nabzınızı, yaktığınız kaloriyi hesaplayıp rapor veriyor size… Ama bu hâl hep böyle değildi elbette. Spor ve egzersiz bundan 1000 yıl öncesinde de vardı, belki de insanlık tarihi ile yaşıt. Hadi biz o kadar geriye gitmeyelim ama bundan yaklaşık 100 yıl öncesinde egzersiz anlayışı nasıldı hiç merak ettiniz mi? Bu yazı sizler için… Pasif Jimnastik… 1930’dan kalma bu videoya baktığımızda, o dönemki modanın daha çok “Pasif Jimnastik” olduğunu görüyoruz. Pasif jimnastikte, adından da anlaşılabileceği gibi, daha çok “siz” değil de, sizin dışınızda “şeyler” sizin üzerinizde oynuyor! Aslında bu akım günümüzde bile hala karşımıza çıkar. Günümüzde güzellik salonlarında “pasif jimnastik” diye arattığınızda hala binlerce sonuç alabilirsiniz Google’da (biz 59,700 sonuç aldık). Beli incelttiği...
P90X Reklama İhtiyaç Duysaydı…
4 yaşındaki kızıma, hayata dair öğrettiğim çok önemli bir şey varsa, o da “Bak kızım, reklamı yapılan herşey kötüdür!” cümlesini empoze etmemdir herhalde! Çocuğunuz olsun ya da olmasın, bir gün yarım saat bir çocuk kanalı izleyin de görün, küçücük dimağlara işlenen reklamları… Ozmo kornetler, matahmış gibi gösterilen meyveli yoğurtlar, sosis-salamlar, cipsler-kolalar… “Reklamı yapılan herşey kötüdür” demekte çok mu haksızım? Sahi siz hiç domates – salatalık reklamı gördünüz mü?! Gelelim konumuza… P90X-TR bugüne kadar hiç parayı bastırıp reklam verme gereği duymadı, duymayacak da. Çünkü bizlerin en iyi reklamı, “fısıltı gazetesi” dediğimiz kulaktan kulağa yayılan, P90X-Türkiye ile vücutlarını değiştirmiş insanların orda-burda yorumları, şahit olan arkadaşları, eşi-dostu, çevresi… Zaten bundan güzel de reklam olmaz (teşekkürler). Ama, yine kendi kendimize fantezi yaptık :-) ve “P90X reklam verseydi n’apardı?” diye düşündük ve ortaya motive edici ilanlar çıkardık. “Fısıltı gazetesi” tamam da, “bir görsel, bin kelimeye bedeldir” demişler… Bakarsınız bu “reklam”lar...
İyi Görünen Kötüler – 6: Proteinli Enerji Barları
“İyi Görünen Kötüler” yazı dizisine 6 numara ile devam ediyoruz… Proteinli Enerji Barları! Geçen gün Decathlon mağazasında biraz alışveriş yaparken, çeşit çeşit proteinli enerji barlarının hemen kasaların önlerine yerleştirildiğini gördüm. Yani, kuyrukta ödeme yapmayı bekleyenlerin, hemencecik elini uzatıp kapabilmesi için, itina ile oraya yerleştirilmişler. Gerçekten de olan tam olarak buydu. Yani kimse kuyrukta beklerken, “Aaa deniz gözlüğü de varmış, alalım” ya da “Hah, ping-pong topları da buradaymış, atalım sepete” demez ama… kuyrukta bekleyen çoluk-çocuk, alakalı-alakasız çoğu kişinin, sanki sakız alıyor gibi bu (bir de pahalı!) enerji barlarına yöneldiğine şahit oldum. Şimdi… Bu proteinli enerji barları, özellikle yoğun tempolu antrenman yapan sporcular için üretilmişlerdir. Böylesine yoğun tempoda bir fiziksel aktiviteye sahip olanlar için bazı durumlarda kullanışlı olabilir. Ama rutin ve sıradan bir gün geçirenler için hiç de yerinde bir seçim olmayacaktır. İnsanlarda, “Hmmm, sporcu mağazasında satılıyorsa, benim için iyidir” gibi bir algı oluşuyor, ki çok yanlış....
O Yapabiliyorsa… (Donnarumma Örneği)
Sitenin yakından takipçileri bilir. Bir aralar uzun soluklu bir “O Yapabiliyorsa, Sen de Yapabilirsin” yazı dizimiz vardı. Hatta paylaşılanların derlenmiş toplanmış haline buradan ulaşabilirsiniz. Şimdi, direkt Ev Fitness’i – Vücut Transformasyonu vs. ile ilgili olmasa da, dönüp dolaşıp konuyu yine P90X’e başlayacağım, hazır olun! (Zaten herşeyi bir şekilde P90X’e bağlamakta üstüme yoktur :-) Efendim… bana hergün aynı soruyu soran gençler var… “Hocam, henüz 16 yaşındayım, bu program bana uygun mu, P90X yapabilir miyim?” Ben de kararımı verdim, bundan sonra bu soruya diyeceğim ki: “Henüz 16 mı? Elin oğlu 16 yaşında Milan’ın 1. kalecisi oluyor, sen neden bahsediyorsun?!” Evet, ben Donnarumma’dan bahsediyorum; tam adıyla Gianluigi Donnarumma… (İlk okuduğunuzda Dondurma diye okuyasınız geliyorsa, yalnız değilsiniz!). Kendisi 1999 doğumlu. Bu yazının kaleme alındığı tarihte 16 yaşında. Özelliği ne? Dünyanın en büyük ve köklü futbol kulüplerinden kabul edilen Milan’ın, kalesini 16 yaşındaki ona teslim etmesi. Üstelik, muhtemelen babası yaşında olan...
Günün Email’i…
P90X-Türkiye olarak günde yüzlerce email alıyoruz. Ve mümkün olduğunca kısa sürede, her birini en doğru şekilde yanıtlandırmaya çalışıyoruz. Siz de ister P90X, ister beslenme ya da hemen her konuda sorularınızı info@p90xtr.com e-mail adresine yöneltebilirsiniz. Burada, “ne saçma soru, git Google Amca’ya sor!” demek yok :-) Bu başlık altında, bize gelen e-maillerden, başkalarının da cevaplarından yararlanacağını düşünerek seçtiklerimizi (tabii ki isim belirtmeden), cevaplarıyla birlikte sizlerle paylaşacağız. İşte Günün E-mail’i… Tarih: 01/11/2015 – Saat: 21:08 Konu: Başlama Hakkında Sorular Email: Aykut Hocam Merhaba, P90X Programı'na başlamayı düşünüyorum, sitedeki tüm sonuçları inceledim. Ama beni tek düşündüren, 90 gün boyunca her gün vakit ayırabileceğimden emin değilim. Mesleğim, özel bir poliklinikte doktorluk ve tahmin edebileceğiniz gibi çalışma saatlerim çok düzensiz. Olur da çalışmalarımı kaçırdığım günler olursa, program yine de sonuç verir mi? Bir de kilom gereği ben 1 tane bile barfiks çekemiyorum. İzlediğim birkaç örnek videoda barfiks çektiklerini gördüm, ben onları nasıl yaparım diye kara kara...
Pazartesi Başlayacaklara Tavsiyeler…
Yaz tatilinin, bayram-seyranın, hatta şimdi seçim heyecanın da sona ermesiyle, P90X ile vücut transformasyonlarına yeni başlayacak olanlar rekor seviyede… Ve tabii ki, genellikle yeni bir şeylere başlayacak olanların olmazsa olmazı, Pazartesi’ler… İşte bu Pazartesi, P90X’e yeni başlayacaklar için, sizi mutlak başarıya ulaştıracak, motivasyonunuzu bu süre boyunca zirvede tutacak, doğruyu-yanlışı göstererek yol gösterecek, bir paragraf hazırladık. Sadece bu bir paragrafı okumak ve özümsemek, sizi bir adım ödeye taşıyacaktır. İşte bu yolculukta size yol gösterecek sihirli paragraf… “Öncelikle P90X nedir, onu bildiğinizden ve hangi yola baş koyduğunuzdan emin olun. Hala aklınızda soru işareti var ise, siz sorun Aykut Hoca yanıtlasın; orada 2500’ten fazla soru-cevap bulacaksınız… Önce üzerinizdeki “atalet” ve miskinlik durumunu atın. P90X ile bir gün nasıl geçer inceleyebilir, kendi beslenmenizi düzene sokmak adına bir gün boyunca ne tükettiğinizi bizimle paylaşabilirsiniz de… Motivasyona ihtiyacınız olduğunda, değişim öykülerini inceleyin; özellikle de yerli olanları… Bir Ayhan‘ı, İbrahim‘i, Pınar‘ı, Uğur‘u, Muhammed‘i, Okay‘ı, Ramadan‘ı, İçten‘i, Umut‘u,...
Önce Oy… Sonra Spoy…
Bugün 1 Kasım 2015… Türkiye erken genel seçim günü… Bizler de Türkiye’nin en büyük Ev Fitness platformu olarak tüm takipçilerimize, sandık başlarına gidip oy kullanmanın, vatandaş olmanın en büyük demokratik haklarından biri olduğu hatırlatmak istedik. Hangi partiye gönül veriyorsanız, gidin ve oyunuzu kullanın. Bu hatırlatmadan sonra, gelelim konumuza :-) Spora, sağlıklı beslenmene… nedense genellikle ayın 1’lerinde başlamak adettir! O zaman diyelim ki, bu 1 Kasım herkes için yeni bir başlangıç olsun. Hem demokratik bir seçim ile ülkemiz, hem de yeni bir başlangıç ile bireysel olarak sizler için. Neden olmasın? Gidin önce oyunuzu verin, ardından da P90X’e başlayın! Oy kullanmak nasıl bir anlamda geleceğinize yapacağınız bir yatırımsa, P90X de kendinize yapacağınız en büyük yatırımlardan. Unutmayın, bizim her zaman hatırlattığımız gibi, “Günde ortalama 1 saat, tüm gününüzün sadece %4’ü!”… Ve bu %4’ü kendinize vermek, hayatınızda kendinize ve geleceğinize vereceğiniz en büyük hediye olacaktır. Sadece kendinize de değil,...
Tam Olarak “SEN” Ol!
İnsan ne isterse, istediği şeyin şiddetine bağlı olarak hemen elde eder… Mesela çok araba isteyen birisi, elinde biraz para bulunduruyorsa sahip olabilir. Çok daha fazla parası olan, çok daha iyi arabaya sahip olabilir. Yani bir şey için önce birikim şart diyebiliriz. Gerekli birikime sahip olmayan kişi de birikimi elde etmek için biraz çabalar. Telefon almak isteyen, elinde hiç parası yoksa bir sene boyunca iyi bir para biriktirip peşin parayla alabilir mesela. Ama dediğim gibi bunun için birikim şart. Vücut geçmişi olmayanlar ise, en azından benim gibiler (bir önceki yazılarımda (1 & 2) var geçmişim) 90 günlük periyotları bir birikim olarak nitelendirebilir. Öyle güzel bir birikim ki bu, günde kenara 1 lira atmak kadar kolay ama alışkanlığı sağlamak kadar da zor… Bugün 45. günün vermiş olduğu birikimle size gelişimi tarif etmem için müsade edin. Ettiniz mi ? Ediyorum o zaman… İlk yaptığım Plyo-X antrenmanımda yani 2....
P90X Mezuniyet
Merhaba Abilerim Ablalarım, 3 ay kadar bir süre önce arkadaşlarımla spor salonuna yazılacaktım. Bunun için netten hangi hareket nereyi çalıştırır, sporcular nasıl beslenir… gibi araştırmaya başlamıştım ki, bir baktım P90X-TR’de buldum kendimi. Arkadaşlarıma bu seti deneyeceğimi söylediğimde, “pişman olursun, gel salonda beraber yapalım sporumuzu” dedilerse de kararımı vermiştim. 3-4 gün içinde siparişi verdim, 1 günde elime ulaştı ve ben de hemen o gün başladım. Tabii ki ilk zamanlar gerçekten zordu ama zamanla alıştım. Ve şimdi bugün, 90 gün geçmiş ve bir P90X mezunuyum! Bu süreçte beslenme konusunda sıkıntılar yaşadım ama 2. aya doğru sitedeki yazılara bakarak ve Aykut Hoca’ya sorarak daha bir düzene koydum diyebilirim. Yine de arkadaşlarla olsun, ailemle olsun çok kaçamaklar yaptım ama abartmadım. Bir hafta kadar önce, başta bahsettiğim spor salonuna beraber yazılacağımız arkadaşlarımdan biri eve geldi. Ben de o ara P90X yapıyordum. Kendisinin pişman olduğunu, okul açıldığından beri salona gidemediğini ve üyeliğini dondurmak...