Eminem, en son 2009 yılında uyuşturucudan aşırı-dozla (overdose) komalık olup, rehabilitasyon merkezine başvurduğunda… tartıda 104,5 kiloyu gösteriyordu! Zamanın “Slim Shady” yani “Sıska Shady” lakaplısı, nasıl olup da bu kiloları gördüğüne kendi bile inanamasa da, teorileri yok değildi… Kendi değimiyle, kullandığı “Valium” ve “Vicodin” gibi bağımlılık yapıcı haplar, midesinde adeta bir delik açmış ve bunun sonucunda gelen mide sancılarını önlemek adına sürekli, ama sürekli “yemiş”ti… Sonunda, rehabilitasyondan çıktığında artık hem “ayık kalması” hem de “zayıflaması” gerektiğini anlamıştı. Kurtarıcı? Spor… İlk önce adeta bir “tavşan” oldu! Koşu bandında hergün tam 27 küsür kilometre!.. Bu kadar koşmak işe yaramadı değil. Ama bacakları ve dizleri de bundan biraz nasibini almıştı! Ya sonra… Ahhh… P90X ve Insanity ile tanışma… (daha sonrasında da Body Beast). İşte Eminem’in kendi ağzından Insanity ve P90X yorumları… INSANITY: “Koşu bandı artık beni bir yere götürmemeye başladığında, evde egzersiz DVD’lerinden denemeye kadar verdim. İlki, Shaun T’nin Insanity’siydi....
Blog
Hocanın Dediğini Yap, Yaptığını Yapma!
Atalarımız boşuna söylememiş… “Hocanın dediğini yap, yaptığını yapma” diye! Yaz tatili sezonu geldi. Sabah-öğle-akşam (hatta bitmek bilmeyen ara öğünleriyle de) açık büfeli tatil köyleri her zaman opsiyonlardan biri. Bu tip açık büfeli tatil köylerinden mümkün olduğunca uzak durmayı, gitmek zorunda kaldığınızda da açık büfeden nasıl seçim yapmanızı öğütleyen belki 5-6 tane yazım vardır bu sitede 3 yılı aşkın süre boyunca… Şimdi gelgelelim realiteye ve özeleştiriye… Normalde işim ve pozisyonum gereği, gerçekten bir mutfağı olan apart otelleri tercih ederim yaz tatilleri için (hala da herkese tavsiye ederim). Ama bu sefer ilk kez 3,5 yaşındaki kızımla bir tatili baş başa geçirecektim (3 gün – 72 saat boyunca) ve hem kendime hem onun zevkine 3 öğün yemek hazırlamak yerine, açık büfeli bir tatil köyü bu sefer çok cazip duruyordu. Ve tercih yapıldı… Şahane Antalya’nın, şahane Belek bölgesinde, şahane bir otel… P90X’çi bir baba ve şirin mi şirin bir...
3. Tur Finalim…
Merhabalar Öncelikle, 3 turumu bayramın 2. günü bitirmiş bulunuyorum. Gecikmeli oldu biraz, çünkü serçe parmağım feci bir şekilde kırıldı. Dambılla yapılan çalışmalara 10 gün ara vermek zorunda kaldım. Tabii bu arada Cardio’lara devem ettim ama. Yemeye içmeye pek dikkat edemedim, malum Ramazan ayına da denk geldi. Ama yine de pes etmeden devam ettim. Alt karında yağlanmam olsa da six-pack’leri korumayı başardım aynı anda hacim alırken. Hacim konusuna gelmişken… Gerçekten ciddi hacimlendim. Neyse arkadaşlar… Gördüğünüz gibi hala çok süslü cümleler kuramıyorum ama daha önceki mezuniyetlerim ve yazılarımı aşağıdaki linklerde inceleyebilirsiniz. Herkese başarılar diliyorum… Saygılar… 1. Tur P90X Mezuniyet Blog’u: “Bu İş Tamam…“ 2. Tur P90X Mezuniyet Blog’u: “Hayat Bir Zulümse… P90X’le Gülümse…“ Gökhan – 3. Tur Sonuçları…...
En Vefalı Dostunuz
Merhaba Arkadaşlar, P90X, 2014 Ocak ayından bu zamana hayatımın bir parçası. Çoğunlukla ben ona vefasızlık yapsam da o beni hiç bırakmadı. Hayatıma kattıklarıyla P90X’i size anlatacağım. Eşi mutfakta marifetli olan her erkek gibi evlendiğim 2011 yılından itibaren düzenli olarak kilo almaya başladım. 184 cm – 90 kg olarak başladığım evlilik hayatımda 2.5 yıl geçtikten sonra geriye dönüp baktığımda mutlu bir evlilik ile birlikte fazladan alınmış 15 kg (104,5 kg) kilomun da olduğunu fark ettim. 36 ile başladığım giysi bedenlerinde 40 artık küçük gelmeye başlamıştı, hareket kabiliyetim azalmıştı. Fakat hep şikayet etsem de yine de eyleme geçemiyordum. Bu kabullenmişliğimin kırılma noktasını işyerinde yaşadım. Yapılan onarım işlerinden birinin durumuna bakmak için kalabalık bir grupla işin başına gittik. İşe bakabilmem için 1 metrelik yere çıkmam gerekiyordu. Benden 20 yaş büyük insanların hepsi rahatça çıkarken aralarında en genç olan ben, bacağımı bile açamadım. Çok utanç verici bir durumdu. Kararımı...
Veee Kapanış… Mezuniyet… (-22 Kg :-)
Merhaba tüm dostlara… Şırnak Mezraa’dan kucak dolusu selamlar… Bugün itibariyle 92. günümü bitirmiş bulunuyorum. Aykut Hocamla inşallah şimdi hangisine başlayacağımı belirliyeceğiz. Üzülsem mi sevinsem mi bilemiyorum. Çünkü P90X’in en çok sevdiğim yanı en az bir saat onbeş dakika olmasıydı, uzun olmasıydı! Benim elimde Yoga-X’in 45 dakikalık versiyonu olan DVD de mevcut ama bir kere bakmadım. 1 saat 32 dakikalık olanı yapıyorum. Bilmem, insanlardan uzaklaşıyorum, kendimi bir buçuk saat spora veriyorum ve kendime geliyorum, stress atıyorum. Bu yüzden sanırım… Ben başladıgımda 100 kilo iken şuan 78 kiloyum (Fotolardan da anlarsınız farkı). -22 kilo verdim. Tabii ki beslenmek de önemli. Herkesten çok yediğimi kesinlikle söyleyebilirim. Ama fuzuli şeyler yemedim. Yumurta, tavuk eti, kırmızı et, badem, yoğurt, meyve… benim değişmezlerimdi. Bu 92 günün bana kattıkları; – Yalan söylemeyeceğim kesinlikle ama bende hepiniz gibi vücudumu şekle sokmak için başladım. Ama zamanla anladım ki; yeri geldi hasta oldum ama sıkıntımı stresimi geçirmek...
Egzersiz Kayıt Formları
* P90X’te tutulan Egzersiz Kayıt Formları’nın önemini bir kez daha hatırlatmak adına, ilgili yazıyı tekrar ana sayfaya taşıyoruz… Bugün çok kısaca Egzersiz Kayıt Formları’ndan bahsedeceğim. Bu konuyu aklıma getiren, dün aldığım tatlı sert bir yorum oldu :-) “Hocam, sizin P90X yaptığınıza dair ortada pek bir delil yok, yoksa salona mı gidiyorsunuz :-)” diyordu sanırım yorum. Bu yüzden, dün “Günün Fotoğrafı” olarak, bugüne kadar doldurmuş olduğum P90X Egzersiz Kayıt Formları’mı bulup, ilk 90 günümü koca birer “X” ile işaretlediğim takvimimle birlikte yayınladım. Tekrar söyüyorum, biz P90X-Türk olarak salona karşı değiliz (ama salonlar bize karşı sanırım :-) Biz sadece, vücudunuzu ve hayatınızı sadece 90 günde şekle sokabilecek böyle mükemmel bir araç varken, miskin miskin hiçbir şey yapmama durumuna karşıyız. “Salona gidecek ne vaktim ne de naktim var” pekçok kişinin bir numaralı bahanesi olabilir ama “evde P90X’e ayıracak 1 saat bulamıyorum” kimsenin bahanesi olmamalı. Vakti zamanında yakın bir...
Uyguladığım Bir Motivasyon Yöntemi!
Bugün size, ara sıra uyguladığım enterasan bir motivasyon, daha doğrusu “devamlılık” yönteminden bahsedeceğim… Baştan söyleyeyim, belki bu herkes için olmayabilir ama aynı bende olduğu gibi faydasını görenler mutlaka olacaktır. Ama ilk önce… Uzun ya da kısa süre bile olsa, P90X’i bir şekilde uygulamış olanlar şunu çok iyi bilecektir ki, P90X Programı’nın zorluğu “fiziksel” zorluğundan değil, daha çok “mental” zorluğundan geçer; en önemlisi de “devamlılık” sağlamaktan. Eminim bir allahın kulu yoktur ki, P90X’i deneyip “işe yaramayacağını hissettiğinden” bıraksın! Evet, 2 + 2’nin 4 ettiği ne kadar kesin ise, 90 günün sonunda P90X’in de sizi hayatınızın en iyi şekline kavuşturacağı da bir o kadar kesin. Ama tüm bunlara rağmen, P90X’i yarım bırakanlar, daha doğrusu yarım bırakmaz zorunda kalanlar, neden buna maruz kalırlar? Haaa… “Devamlılık” faktöründen. İşte o devamlılığı sağlamaktır asıl zor olan. Bir bayram tatilinin, bir iş seyahatinin, zamansız gelen bir misafirin, atlanılan bir günün ikiye, ikinin...
İnce Bel – Kalın Bel…
Konu “ince bel” olunca, hem kadınlara hem de erkeklere eşit derecede hitap eden bir yazı yazmak zordur ama… sanırız bunu başarabiliriz. Kapak fotoğrafında sol tarafta görmekte olduğunuz “Kumsaati” lakaplı Romen Manken İoana Spangenberg’in fotoğrafında Photoshop yok; en azından belinde! 50 cm’lik beliyle, dünyanın en ince naturel bellisi kabul ediliyor. Biz onun yalancısıyız! Burada “naturel”den kasıt, bunun herhangi bir operasyon ya da acı veren korseler ile değil, diyet ve egzersiz ile yapıldığını ifade ediyor. Konu korse kullanmaya gelirse, Guiness dünya rekoru, 1937 doğumlu ve halen hayatta olan Cathie Jung’a ait (aşağıda fotoğrafını görebilirsiniz). Korse ile beli sadece 38 cm! Eğer 38 santimin ne kadar olduğunu gözünüzde canlandıramıyorsanız, neredeyse iki elinizle kavrayabileceğiniz bir genişlik olduğunu düşünebilirsiniz. Bu derece bir korseleme ile (var mı böyle bir kelime?!) böyle bir bel elde etmek için obsesif olmanın, dünyanın en zararlı şeyi olduğunu söyleyecektik ki, Cathie’nin 1937 doğumlu, hala sağlıklı ve...
P90X-TR’nin Gururu Batuhan Firarda!
Bir zamanlar Acun, daha bugünkü Acun Ilıcalı olmadan yani, “Acun Firarda” programını yapardı!.. Whatsapp’tan sıkça yazıştığımız Batuhan da, yazın dil okulu için gittiği Los Angeles’tan dün Arnold ve diğerleri ile fotoğrafını gönderince, aklıma nedense “Batuhan Firarda” başlığı geldi :-) Fotoğraflardaki Batuhan’a baktığınızda 16 yaşında olduğuna inanabiliyor musunuz? Yalnız değilsiniz, Arnold Schwarzenegger de inanamadığını söylemiş zaten! Diğer fotoğraflarda ise Dwayne Jhonson’un Koçu, Calum Von Moger’in Koçu ve diğer California Venice Beach Gold’s Gym müdavimleri ile birlikte görüyorsunuz… Bu arada, dünyaca ünlü Gold’s Gym – Venice hakkında birkaç not… Vücut geliştirme dünyasının “Mekke”si kabul edilir ki, duvarında da dev gibi “The Mecca of Bodybuilding” yazar! Üyeleri ve müdavimleri arasında kimler yoktur ki… Sylvester Stallone, Nicolas Cage, Mel Gibson, Hulk Hogan, Jean-Claude Van Damme, Keanu Reeves, Dünya Ağırsiklet Boks Şampiyonu Evander Holyfield, Janet Jackson, Jodie Foster, Lou Ferrigno (ve Generation Iron filminde görebileceğiniz diğer hemen herkes), tabii ki baş müdavim...
P90X Bırakılmaz, Ara Verilir
P90X ile tanışmam 2013 yılında kendim için en iyi spor programını aramamla gerçekleşti. İlk olarak Ocak 2013’de başladım, 1 ay yaptım bıraktım. Daha sonra tekrar başladım, tekrar bıraktım… Bir baktım ki başlayıp bırakmalarım tek elin parmaklarını geçmiş. Tam 6 sefer bırakıp 7’inici sefer başlamaya karar vermem (nedeni özel :) ve bunu gerçekten hayatımın dönüm noktası olarak görmem, bu aşağıda fotoğraflarını göreceğiniz 1 aylık değişimde çok etkili oldu. Biliyorum ki burada benim gibi defalarca bırakanlar var. Bu yazımı okuyup tekrar başlayacak tek bir kişi bile olursa, bu benim için çok büyük ödül olur. Ben bir kişinin hayatını değiştirebilirsem, belki o da başkasınınkini değiştirir ve bu bir döngü haline gelirse ”bu ne müthiş bir şey olur değil mi?” Burada bir arkadaş bana “6 sefer bıraktım” cümlesi yerine “7. sefer başladım” cümlesini kullan, böylece umudun artar demişti; bilmem kendisi burada mıdır. Yine bir yerlerde okumuştum, “sporu hayatınıza göre...
P90X Hakında 8 Absürd Soru!
Üç yılı aşkın süredir yayın hayatında olan P90X-Türk’te, ilk bakışta “absürd” gelebilecek ama hiç de azımsanmayacak kadar sıklıkta karşılaşılan soruları sizler için derledik. İçlerinde eminiz sizin de bir dönem aklınızdan geçirmiş olduğunuz ya da belki geçireceğiniz sorular olacaktır. Ama sadece soruları derlemedik, cevaplarını da beraberinde verdik. Faydalı bulacağınıza eminiz. Buyrun… 1) “Önce & Sonra” fotoğraflarında hep kılların yok olduğunu görüyorum, P90X kılları mı döküyor? Tabii ki P90X’in tüy dökücü özelliği yoktur! Daha pek çok özelliği ve inanılmaz sonuçları olduğu doğru, ama “tüy dökücülüğü” bunlardan biri değil. Ayrıca, kıl ya da tüylerin kas gelişimi ile de uzaktan yakından bir ilgisi yoktur. Bu tamamen estetik bir konudur. P90X ile 90 günün sonucunda kazanılan, daha fit, yağ oranı azalmış, daha define bir vücut; genellikle bir kıl kütlesinin arkasında saklanılmak istenmez ve “Sonra” fotolarındaki fark da genellikle bundan kaynaklanmaktadır. Ancak tüyleri az bir vücudun daha “define” gözüktüğü doğrudur. 2) Yine...
Şehir Efsanesi: Ağırlık Çalışmak Boyu Kısaltır mı?
Ahhh… Bu soruyu, özellikle çok genç yaştakilerden ve de onların ailelerinden ne kadar sık duyduk… Ah Naim Süleymanoğlu, bunlar hep senin yüzünden! Naim Süleymanoğlu halter kaldırdığı için mi kısadır? Yoksa kısa olduğu için mi haltere elverişidir? Ağırlık çalışmaları konusunda maalesef insanları yanılgıya iten iddialardan biri de boy kısaltması “efsanesidir”. O zaman sıkı durun… Bu, bazıları için iyi haber, bazıları için ise kötü haber olacak! İnsanoğlunun boy uzunluğunun %80’ine yakını genetiktir. Geriye kalan %20’lik faktörlerin de çoğu beslenmeye bağlıdır. Yani basketbolu kariyer olarak seçmiş biri, basketbol oynadığı için uzamamıştır, uzun olduğu için basketbola yönelmiştir. Aynı şekilde bir halterci, halter kaldırdıkça kısalmaz, kısa olduğu için halterde avantajlıdır… Buna yine en iyi örnek, çok küçük yaşlardan beri ağırlık kaldırmanın “dibine vuran” ünlü bodybuilder’cılar olabilir. 7 kere Mr. Olympia olmuş Arnold Schwarzenegger 1,85 boyundadır. Aynı şekilde, ağırlık kaldırmaya 13 yaşında başlayan Lou Ferrigno’nun boyu da 1,93 cm’dir. Bugün, neredeyse...
P90X mi, Salon mu?
Aslında bu soru, tahmin ettiğinizden daha fazla karşımıza çıkmakta. Öncelikle hemen şunu belirtelim, bu yazı kesinlikle spor salonlarını kötülemeyecek; çünkü tercihiniz salon ya da ev fitness programı olsun, her ikisi de “sıfır” aktiviteden kesinlikle daha iyidir. Ama burada amaç ikisini de iyi yönleriyle kötü yönleriyle kıyaslamak olacak. Ve tekrar söyleyelim, genellikle salona gidenlerin P90X’e çamur atmalarının aksine (ki P90X’i kötüleyebilecek tek kişi, henüz onunla tanışmamış olandır!), biz burada salonu kötülemeyeceğiz. Evet, spor salonları ve gym’ler belki çok uzun yıllardır aramızda ama P90X çok daha yeni bir kavram. Ve öncelikle her ikisinin amaç, yöntem ve sonuçları bakımından birbirlerinden oldukça farklı olduklarının altını çizmek gerekir. Belki yüzyıldır çevremizde olan spor salonlarının “testestoron yüklü” durumundan ve eksi yönlerinden çok bahsetmeyeceğiz, başta da söylediğimiz gibi. Sadece P90X’in farklarını (ve artılarını) maddeler halinde belirtmek, faydalı olacaktır. – P90X sizi bir Arnold Schwarzenegger yapmayacaktır! Aslında tehlikeli steroidler olmadan salonlar da sizi...
Nereden… Nereye…
İngilizce’de “man-boobs” olarak geçer… Nasıl çevirsek ki? “Erkek-memişleri” gibi birşey… İsmi yüzünüzde bir anlık bir tebessüm oluşturabilir. Ama maalesef dalga geçilecek bir konu değil. Aksine çok ciddi. Ergenlik çağındaki bir genç erkeğe, intaharı düşündürecek kadar… Tabii ki çözümü ne intahar, ne de hemen bıçak altına yatmak… P90X’in yaratıcısı Beachbody firmasının, aylık düzenlediği “En İyi Vücut Transformasyonu” yarışmasının dereceye girenlerini daha önce de bu sayfalara taşımıştık. Şubat 2015’in 18-29 yaş kategorisi erkekler birincisi (ve bu değişimi ile 6.000 USD para ödülünün sahibi!) Timothy… Genel çoğunluğun aksine, Timothy’nin 1. gün fotoğrafında da yüzü gülüyormuş… Ama içi kan ağlıyor muydu, onu bilemeyiz. Toplam 11 aylık serüvenin sonunda giden sadece “erkek-memişleri” değil, – 72 kg, nefes darlığı, astım, allerjiler… vs. vs… Gelen ise, sadece özgüven, sosyallik, mutluluk vs. değil, adeta yeni bir “hayat” olmuş. Hepimize motivasyon olması dileğiyle…...
Metabolizma Efsanesini Çürütmek
“Benim metabolizmam yavaş” deyip, kilo veremediğini söyleyen çok insan var. Bu bir efsane, şimdi onu çürütelim! Metabolizmamız, bedenimizin enerji üretme hızıdır. Metabolizmanız ne kadar hızlıysa, bedeniniz de herşeyi o kadar hızlı yapar; beden ısınızı ayarlamaktan, tırnaklarınızı uzatmaya kadar… Ve bizim konumuz için (fitness) en önemlisi de, metabolizmanız ne kadar hızlıysa, fazla yağları da (kalçanızdan, bacaklarınızdan, göbeğinizden, her yerden…) o kadar hızlı yakarsınız. Metabolizmanızın şu andaki çalışma hızına “Bazal Metabolizma Hızı” denir ve bedeninizin gün içinde ne kadar kalori yakacağını belirleyen temel unsur budur. Kilo verme endüstrisinin (biliyorsunuz trilyon dolarlık dev bir endüstridir) en büyük efsanelerinden biri de işte budur; metabolizma efsanesi. Bu efsane bize şu yalanı söyler: Bazı insanlar, genetik olarak kendilerine geçmiş olan bazal metabolizma hızından dolayı kilo vermekte daha fazla zorlanırlar. Biraz da bu efsane sayesinde (yüzünden!), TV’de görüp aldığınız Ab Roller ya da göbeğinizi titreten yapışkanlı kelebek hiçbir işe yaramadığında (tabii ki yaramayacaktı!),...