Şu içinde bulunduğum mini-tatilde (darısı tez zamanda başınıza) yeni yazı yayınlamayı aslında planlamamıştım.  Ama henüz dün yaşadığım bir konu, aklımda kalacağına yazıda kalsın ve okuyacak olanlara da faydası olsun istedim.

P90X ile ilgili soruların belki en başında “Beslenme” konusu gelir. Bence ise, “doğru beslenme” için ilk aşama “doğru alışveriş”tir. Dün, sadece bir ayran almak için çıktığım, küçük tatil beldesinin küçük marketinde, ayranın yanına almaya alışık olduğum atıştırmalıklardan hiçbirini bulamadım. Bir süre gezindikten sonra, en meşhur cips markalarından birinin “fırınlanmış” ve üzerinde “%50 daha az yağlı” yazan cipsini denemeye karar verdim (zorunda kaldım da denebilir).

Daha önceki yazılarımda da bahsettiğim gibi, zararlı çoğu yiyecekte olduğu gibi, ambalajı oldukça “janjanlı”ydı. İçinde odunlardan ateşi yanan otantik şirin bir fırın (bu şekilde üretildiğini hiç zannetmiyorum), yoğurt ve mevsim yeşillikleri fotoğrafları ve kocaman “%50 daha az yağlı” yazısı.

Tadı… tabii ki güzeldi, dürüstçe. Yine genellikle zararlı besinlerin ortak noktalarının, tadlarının hep çekici olması gibi. Ama sağlıklı mı? Hiç zannetmiyorum. Dilerseniz size içindekileri yazayım, üşenmeden.

Fırınlanmış Yoğurt ve Mevsim Yeşillikleri Çeşnili Patates Çerezi (sanırım cips kelimesi artık sağlıksızı çağrıştırdığı için yerine çerez kelimesini kullanmışlar) İçindekiler: Patates ezmesi, mısır nişastası, ayçiçek yağı, yoğurt ve mevsim yeşillikleri aromalı çeşni (peyniraltı suyu tozu, tuz, laktoz, sarımsak tozu, şeker, monosodyum glutomat, disodyum-5, ribonükleotid, yağsız süt tozu, yoğurt tozu, hidrolize bitkisel protein, soğan tozu, potasyum klorür, kurutulmuş maydanoz, kurutulmuş dereotu, kuru nane, aromalar, bitkisel yağ, asitliği düzenleyiciler, malik asit, sitrik asit), şeker, buğday unu, emülgatör, monokalsiyumfosfat, sodyumbikarbonat, dekstroz, kurkumin.

Evet, yukarıda üşenmeden yazacağım dedim ama gerçekten daha yazarken yoruldum! İnanın ribonükleotid ya da kurkumin nedir diye internette araştırmaya bile mecalim yok, çünkü bir daha bu şeyi YEMEYECEĞİM!

Biraz dikkat ederseniz, benzer bir tabloyla siz de oldukça fazla karşılaşabilirsiniz. Benim asıl değinmek istediğim konu, doğru beslenme önce doğru alışveriş ile başlar. Sizi bilmiyorum ama ben, alınan birşeyin kolayca çöpe atıldığı bir ailede büyümedim. Zararlı bile olsa, o cips yendi, evet. Demekki önemli olan onu evinize hiç sokmamak. Evinize ne sokarsanız, onu tüketirsiniz. Yani irade ve doğru seçim markette başlamalı.

Örneğin, işyerimin olduğu sanayi bölgesindeki markette, öğlenleri büyük küçük herkesin genellikle Snickers, Twix, Bounty gibi çikolatalara rağbet ettiğini görüyorum (bu arada her birinin 1 TL olmasının da mutlaka etkisi vardır, sağlıksız yiyecekler çok uzuca mal edildikleri için, fiyatları da giderek ucuzlamakta). Ve eminim, kasadaki kız, önümdeki arkamdaki Snickers’ların arasındaki her poşetin içinde azar azar kayısı, şeftali, kiraz, muz olan beni görünce biraz garipsiyordur!

İster evli, ister ailenizle yaşıyor olun, çevrenizi bilinçlendirme görevi yine size düşüyor. Çünkü yukarıdaki örnekte de verdiğim gibi, o cips o eve girdiğinde, bir şekilde sizin boğazınızdan aşağı inme ihtimali de yükselmekte. Siz ya da ailenizden biri alışverişe çıktığında, bir liste yapmayı alışkanlık haline getirin. Listenizde olmayanları, paketleri ne kadar albenili olursa olsun almayın. İçindekiler kısmını mutlaka okuyun. Ve bir şeye insan eli ne kadar az değmişse, o kadar az zararlı olma ihtimalini hatırlayın…

Kendinize iyi bakın…