“Sizce taze meyve – sebze mi, yoksa dondurulmuş olanlar mı?” diye sorulduğunuda cevabı bellidir değil mi? Tabii ki tazesi. Aslında yalnız sayılmazsınız, çünkü dondurulmuş gıda tüketiminde Türkiye, dünya listelerinde son sıralarda bulunuyor. Bunun sebebi, küçüklüğümüzden beri okullarda bize öğretilen; “Türkiye’nin 4 mevsimi bir arada yaşayan ve tarım ürünleri yönünden kendi kendine yetebilen bir ülke olduğu” bilgisi… Peki hala öyle mi? En azından “kendi kendine yetebilirlik” yönünden artık ciddi şüpheler var!

En azından fiyat politikaları yönünden, bugün markette gördüğünüz muz, ananas, çilek, kavun – karpuzun bile artık yurtdışından ithal edildiğini görebilirsiniz. Kimileri hemen komşu ülkelerden (İran – Irak – Suriye), kimileri ise çoook uzaklardan (Ekvador – Kolombiya – Sirilanka) gelmekte…

Yukarıdaki sorumuza geri dönersek; “Taze meyve – sebze mi, yoksa dondurulmuş olanlar mı?”… Cevabı aslında o kadar komplike değil. Eğer mevsiminde, dalından koparılıp, fazla uzun mesafeler seyahat etmeden, lokal, taze olarak tüketilecekse, tabii ki tazesi.

Ama öte yandan, ülkemizde (henüz) tüketimi o kadar yaygın olmasa da, işte size dondurulmuş gıdaların, tazelerine kıyasla bilinen birkaç avantajlı yönleri…

– Mükemmel Zamanlama! Bugün marketlerde gördüğünüz, örneğin muz, ananas ya da avokado gibi, özellikle uzun mesafeli nakliye süreci yaşayan ürünler, yorucu yol koşullarına daha fazla dayanabilmeleri amacıyla, olması gerektiğinden daha erken (ham halde) toplanmaktadırlar. Oysa bilindik donmuş gıda markaları, ürünlerini “tam zamanında”, meyve – sebzelerin en optimum olgunluk evresinde toplayıp anından dondurma işleminden geçirdiği için, sofranıza gelen ürün olması gereken olgunlukta, bir anlamda “mükemmel” koşulunda olacaktır.

– Uzun Ömür ve İsrafı Önleme! Her hafta yapılan pazar ya da market alışverişlerinden sonra, alınan gıdaların (maalesef) bir bölümünün, bir sonraki dolap temizliğinde çöpe gittiğine şahit olmuşsunuzdur. Belki alırken ihtiyacınızdan fazla satın almak ya da dolabın kıyısında köşesinde unutmak olabilir bunun sebebi. Öte yandan donmuş gıdalarınızı, ihtiyacınız oldukça, ihtiyacınız kadar derin dondurucudan çıkarıp kullanabilir, böylece yiyeceklerinizin dolap ömrünü ihtiyacınıza göre ayarlayarak israfın da önüne geçebiliriniz.

– Tazelik ve Temizlik! Sebze – meyvelerinizi çok dikkatli bir şekilde ayıklayıp yıkama koşullarına uyuyorsanız (sirkede bekletme vs) ne mutlu size! Ama gündelik hayatı koşuşturmacasında herkes her zaman bu özeni gösteremiyor olabilir. Düzgün yıkanmayan sebze ve meyveler de türlü hastalıklara davetiye  çıkarabilir. Dondurulmuş olarak satılan meyve – sebzeler ise genellikle en doğru şekilde ayıklanmış, yıkama işleminden geçirilmiş ve “yemeye hazır” olarak paketlerinden çıkmaktadır.

Not: Takipçiler bilir, bu sitede çoğu zaman “pakete girmiş ürünlerden mümkün olduğunca uzak durmanın” avukatlığını yapmaktayız. Yine buna ters düşmeden, ilk başta söylediğimizi yeniden tekrarlıyoruz. Eğer taze meyve – sebzelerinizi mevsiminde, mümkünse dalından, yoksa fazla seyahat etmemiş haliyle, sağlıklı ayıklama ve yıkama koşullarına uyarak tüketebiliyorsanız… devam! Ama gerektiğinde, ülkemizde pek rağbet görmese de, dondurulmuş alternatiflerinin de sağlıklı beslenme rutininizin bir parçası içerisinde yer alabileceğini hatırlatmak istedik.

Son Not: Eğer dondurulmuş ürünleri denemek istiyorsanız; market alışverişinizde ilk değil son olarak bu ürünleri sepetinize ekleyin ve 30 dakika içerisinde derin buzdolabınıza yerleştirmeyi hedefleyin. Dondurulmuş gıda alırken “taş gibi sert” olanları tercih edin, eğer daha yumuşak ve üzerinde buz kristalleri varsa, çözülüp tekrar donmuş olma ihtimalleri olabilir. Ve son olarak dondurulmuş ürünleri mutfak tezgahında, kalorifer üstünde veya oda ısısında çözdürmeyin. Bu yöntemler mikro-organizmaların çoğalmasına neden olur. Aşağıdaki yöntemler ise, dondurulmuş ürünleri güvenle çözdürme yollarıdır:

– Buzdolabı (Yavaş ve güvenli çözdürme)
– Soğuk su (Hızlı çözdürme)
– Mikrodalga fırın (Çözüldükten hemen sonra pişirilmeli ya da tüketilmelidir)