Bugün (yine!) güzel bir konuya parmak basacağız… Belki on yıllardır yapılan hatalar, önünüze sunulan yanlışlar, sömürülen umutlar ve hayal kırıklıklarından dem vuracağız. Şunu bilin ki, bir yerlerde bazıları, sizin nihai başarıya ulaşmanızı istemiyor! Size yardım eder gibi görünüyor, ama aslında tersini yapıyor. Nasıl mı? Devam edelim…
Son 20 senede belki yüzlerce zayıflama diyeti geldi geçti. South Beach, Montignac, Zone, Jenny Craig, Dukan, Mağara Adamı, Protein Diyeti gibi yabancı menşeilerin yanı sıra Lahana diyeti, Leblebi Diyeti, Çorba Diyeti, Karatay Diyeti gibi yerli diyetler ve yüzlercesi ortalığı kasıp kavurdu… Sonra da yok olup gittiler ya da yok olup gidecekler. Neden mi? Yenilerine yol açılsın ve yeni taze umutlar sömürülsün diye! Bu “diyet”lerden bir tanesi bile gerçekten uzun vadede işe yarasa idi, dünyanın sonu gelirdi! Ya da en azından, diğer “diyet piyasası sömürü baronları”nın! Merak etmeyin, bundan sonra da birçok yerli ve yabancı diyet planları piyasaya çıkmaya, kitapları yazılmaya, Facebook’unuzun sağ üst köşelerinde size empoze edilmeye devam edecek.
İster çoluk çocuğa karışmış olanları, ister okul-dershane uğraşanları, ev hanımlarını, işi gücü çok olanı, ya da işi gücü yok olanı dahi… bırakın ekstremi, normal bir egzersiz programına bile ikna etmek zordur. Onun yerine, poponuzu bir santim bile yerinden kaldırmadan, çok işe yarayacağına ve sizi yıllardır istediğiniz fiziğe kavuşturacağına inandırılan, egzersizsiz bir diyete ikna etmek çok daha kolaydır.
Einstein, “çılgınlığı”, aynı şeyleri uygulayıp farklı sonuçlar beklemek olarak tanımlamış! Öyle haklı ki… Peki sadece “Zayıflama Diyetleri”nin işe yaramadığını insanlar ne zaman anlayacak?
Bütün zayıflama diyetlerinin ortak felsefesi, kalori kısıtlaması prensibine dayanır. Yani kalori alımını (yemek yemeyi) kısıtlamak. Onlara göre, diyelim günlük kalori ihtiyacınız 2000 – 2500 kalori. Eğer aldığınız kaloriyi 1500 – 2000 kalori ile kısıtlarsak günde 500 kalori tasarruf edilmiş olur, ayda eder 15,000 kalori negatiftesiniz, süper! Bu da ayda 2-2,5 kilo verdiniz demek, değil mi? Hayır değil!
Birincisi, egzersizden yoksun bir salt diyet programında her gün 500 kalori negatifte kapatmak o kadar kolay bir iş değil. Çelik gibi irade ister!
İkincisi, organizmamız sürekli olarak negatifte kaldığımızı algılar ve bir süre sonra metabolizmayı düşürerek “Kıtlık Modu’na – Starvation Mode” girer. Bu sefer daha da az yemek zorunda kalırsınız. Diyet yapanlar bilir; ilk hafta hızlı bir kilo verme süreci olur sonra kilo olduğu yerde çakılır kalır. Daha kötüsü organizma bir kez açlık moduna girdiğinde bir daha böyle bir tehlikeye karşı tedbir olsun diye daha sonradan alınan tüm gıdaları yağ olarak depolamaya başlar. Yani, açlıklar yağlanmayı ve vücut deformasyonunu tetikler!
Diyelim sizde o irade var ve başardınız, o 4-5 kiloyu diyetle verdiniz. Emin olun o 4-5 kilonun en az 2 kilosu kaslardan gitti! Kas kaybı, metabolizmanın daha da yavaşlaması demektir. Ve kısır döngü… “Hay Allah, ne güzel başta işe yaramıştı, sonra demek ki ben bir yerde hata yaptım” dersiniz ve hooop, sıradakine atlarsınız.
İsterseniz tekrar özetleyelim, egzersizden yoksun zayıflama diyetleri neden zararlıdır?
- Yetersiz ve dengesiz beslenmeye neden olur.
- Organizmamız kendini korumaya almak için metabolizmayı yavaşlatır.
- Yağ ile birlikte “kas kaybına” neden olur.
- Yetersiz kalori almaktan kaynaklanan “açlık” durumu yağ depolanmasını tetikler.
- Kişide stres ve psikolojik baskıya neden olur.
- Egzersiz olmaksızın sadece diyet ile kilo verilmesi halinde dokularda ve deride “pörsüme ve yumuşama” olur.
İşte bu nedenledir ki sağlıklı bir kiloya ulaşmak ve korumanın tek yolu, işte önce o poponuzu kaldırmanızdan geçer! Beraberinde, taze meyve ve sebzelerden zengin sağlıklı bir beslenme, günlük kalori yakımınızı arttırarak (P90X ile DVD başına ortalama 600 ila 900 kalori yakacağınızı söylemiş miydim?) yaratacağınız 200-300’lük bir kalori açığı, aktif bir hayat felsefesi ve de süreklilik ile.
Arkadaşlar, kendinize eziyet etmeyin, bırakın o elinizdeki Grisinileri, havuç çubuklarını, kibrit kutusu kadar yağsız peynirleri… Benim en sık duyduğum ve açıkçası en sevmediğim soru, neden sizlere “şu dakika şunu yemelisin” tarzı bir diyet programı göndermediğimdir. Onları daha önce de yaptınız. İşe yarasalardı zaten burada olmazdınız. Fotoğraftaki dili dışarıda çılgın adamı hatırlayın. Aynı şeyleri uygulayıp farklı sonuçlar beklemek, asıl çılgınlık olur.
Bu işe gerçekten gönül verdiyseniz, kendinizi ve vücudunuzu tabiri yerindeyse “sallamanız”, kendine getirmeniz gerekir. Bunu nasıl ve ne ile yapacağınızı söylememe gerek var mı? Soldan sağa 4 harfli, P ile başlıyor X ile bitiyor…
Not: Bu yazıyı sadece “uzun” diye okumayanlar olacaktır. Ama bilsinler ki çok şey kaçırıyorlar… Sadece ticari kaygılı umut tacirleri ekmeklerine yağ sürmeye devam ederken, bizler ise insanları 90 dakikalık Yoga’ya davet etmeye devam edeceğiz. Doğru söyleyenin genellikle dokuz köyden kovulduğunu bile bile…
Sağlıklı olun ve sağlıkla kalın,
Aykut
Bu arada bu yazıyı ilk beğenen benim, hediyesi ne? :-)))
Aykut Hocam kaleminize sağlık,
Gerçekten harika bir yazı. Motivasyon açısından da çok iyi olmuş. Ben sizin zik zak beslenme ve metabolizmanın yavaşlamasini birleştirip bir yazı yazmayı dusunuyordum, simdi bu yazi da iyi bir kaynak oldu :-)
John Galt, ben de bu yazıyı kimse okumadı sanıyordum :-) Teşekkürler…
Siz bahsetmeseydiniz Erkan la konusurken herhalde okuyamayacaktim :-)
Teşekkürler Aykut bey;
Çok güzel bir yazı olmuş. insanlar diyet yapmakta gösterdikleri iradeyi spor yapmaya ayırsa aslında sorun kalmaz gibime geliyor. Daha konuşmam için erken çünkü daha P90X programının 7. günündeyim ama bu kadar zamanda bile diyetlerde yorulduğum kadar yorulmadım. İnsan kıyafetlerini sıkınca suyu çıkacak kadar terletince zaten zararlı birşey yiyesi gelmiyor. Çünkü o yediğinin acısını Tony feci çıkartıyor adamdan.
Bir şey daha, programların ne kadar profesyonelce hazırlandığının ispatı, hareketlerde zorlanıp arttık yere kapaklandığımda Tony aynen ” sorun değil ilk zamanlarınız olabilir do your best forget the rest” diyor ve ben “bu adam beni görüyor” diyorum..
saygılar.
Tek kelimeyle mükemmel bir yazı….
Asıl maksat kilo vermek değil, sağlıklı bir vücuda kavuşmak olmalı.
Diyetlerin vaadi kilo kaybı… Egzersiz ve sağlıklı beslenme sağlıklı bir vücudu vaad ediyor, kilo kaybı bu işin bonusu…
Tabi biz milenyum kurnazları kısa yoldan köşeyi dönmeye çalışan tipler olduğumuzdan kendimize sihirbazlar arıyoruz. Bulduğumuzsa sadece ilizyonistler. Birkaç fiyakalı sözle de ikna oluyoruz….
Kurtar bizi bu hayattan Aykut Hocam!!!!! :)))))
Teşekkürler Mustafa,
Kurtaracağım zaten! :-) Şaka bir yana, sağlıklı olmaya ve bunu doğru şekilde başarmaya dair farkındalık giderek artıyor. P90X-TR bugün Türkiye’nin ilk 5000 sitesi arasında. Dünyaca ünlü Mens Fitness Dergisi’nin hemen ensesinde. Ama yakın zamanda geçeceğine de şüpheniz olmasın. Çünkü burada ticari kaygı ile “supplement ittirmek” yok, burada doğru bilgi ve gerçekler var.
Ama okuduğun ve yorumun için çok teşekkürler.
Çoğumuzun hatası da iradesiz olmak değil mi zaten, her şeyin kolayına kaçmak. Kendini akıllı sananlarda bu zayıf noktamızdan yararlanarak para kazanmaya çalışıyorlar. Diğer yazılarınız gibi bunda da güzel açıklamışsınız olayı, elinize sağlık.
Ve uzun diye bu yazıyı okumayanlar zaten P90x’i bitiremezler veya hiç başlamazlar. Aynı, yorumları okumaya erinip aynı soruları tekrar tekrar soranlar gibi.
Teşekkürler Mesut,
O son cümlende tasvir ettiklerine çok kızdığını biliyorum yorumlarından :-) Ben genellikle daha sabırlıyım, belki senin de dikkatini çekmiştir. 100 kere sorulana 101. kere cevap verdiğim çok oluyor.
Evet Hocam, farkındayım sizin sabrınızın. :)