İstatistiklere göre dünyada, ülke farkı gözetmeksizin kadınlar erkeklere oranla 5-10 yıl arası daha fazla yaşarlar. Acaba neden? “Kadınların dırdırları erkekleri bitiyor olabilir…” diyenler de çıkacaktır :-) ama biz duruma biraz daha bilimsel bir tezle yaklaşacağız.

Yaşlanma süreci dediğimiz, temelde aslında vücudumuzdaki en küçük tekil hücrelerin yıpranması sürecinden başka birşey değildir. Bir süre sonra (neyse ki uzunca bir süre sonra) artık hücreler eskisi gibi kendini yenileyemez, tamir edemez duruma gelir ve yaşlılık kaçınılmazdır.

Günümüz dünyasında hala bir şekilde erkeklerin daha “aktif” olmasını, sigara-alkol-uyuşturucu bağımlılığına bir şekilde daha yatkın olmalarını ya da motorize araç kullanımı, dolayısıyla kaza oranlarının daha yüksek olmasını bir yana bırakırsak (ki bunların hepsinin kombinasyonu, çok daha kayda değer bir fark yaratmamaktadır), bu yaşam süresindeki ciddi fark, bir teze göre kadın ve erkeklerin kan değerleri arasındaki demir oranı farkıyla açıklanmaktadır.

Kadınların düzenli olarak gördükleri Adet Dönemi, uzun yaşam ortalamasının sırrı olabilir. Peki bu durumda erkekler ne yapacak? Kan bağışlayabilir! Kaybedilen (bağışlanan) kan, yerine üretilecek yeni taze kan hücreleri demek. Kan bağışlamak eylemi, ucunda bir hayat kurtarma düşüncesi ile manevi, yani başınızı yastığa koyduğunuzda sizi çok daha huzurlu uyutma etkisinin yanında, sırf bu yukarıda belirttiğimiz sebeple bile, bizce ciddi olarak düşünmeniz gereken bir eylem… Özellikle de bu günlerde…