Bizlere hep küçüklüğümüzden beri empoze edilen “süt iç, süt iç” telkinleri, son yıllarda yerini bazı soru işaretlerine bırakmış durumda! Tabii burada son dönemde sorgulanan sütün “inek sütü” olduğunun altını çizelim. Yoksa bildiğiniz gibi “anne sütü” yeni dünyaya gelen bir bebek için en kilit  yapı taşıdır, bunda soru işareti yok. Zaten tartışma tam olarak da burada başlıyor. Dünyada insan dışında hiçbir canlının sütten kesildikten sonra süt alımına devam etmemesinden! 

Hayvanlarda yavru, insanlarda da bebek sütten kesildikten sonra, sütün doğal yoldan sindirimini sağlayan enzimler yok olur. Bu şekilde insanda “Laktaz” enziminin azalması da, (yetişkin) insanların aslında daha fazla süte ihtiyacının olmadığının bir kanıtı olarak gösteriliyor.

İşte genel olarak sütün yararının mı yoksa zararının mı birbirine üstün olduğu tartışıladursun, günümüzde inek sütünün tartışılmayan en yaygın yan etkisi genellikle “sindirim” üzerinedir. İnek sütü, insanın sindirimi açısından dünyanın en ideal besini sayılmaz. Çoğu insanda “gaz problemi” yarattığı doğrudur ve bunu en iyi kendiniz deneyip gözlemleyebilirsiniz. Yine buna bağlı olarak, inek sütünün sindirim sisteminde şişkinliğe yol açan etkisi vardır. Son olarak da süt ve süt ürünlerine karşı alerjik reaksiyonlar, aslında tahmin edildiğinden daha yaygındır (gıda kaynaklı alerjilerin toplamının %12,6’sı).

İşte genel tablo böyle iken, burada biz size “süt içmeye devam edin” ya da “bir daha asla elinizi sürmeyin” demeyeceğiz. Ama eğer deneyip yukarıda sayılan negatif etkileri yaşıyorsanız, size alternatifi ile geleceğiz… Keçi sütü!

Keçi Sütü – İnek Sütü Farkları:

– Keçi sütü, inek sütüne göre doğal “homojenize”dir. Bunu şöyle açıklayalım. Taze inek sütünü alıp rafta bir süre beklettiğinizde, doğal yollardan yağı ayrışıp üstte birikmeye başlayacaktır. Bu istenmeyen durumu ortadan kaldırmak için inek sütleri insan eliyle homojenize edilir. Oysa keçi sütündeki yağ moleküllerinin hacmi, inek sütüne kıyasla çok daha ufaktır, bu sebeple ayrışması daha zordur, çok daha zor kaymak bağlar. Yağ moleküllerindeki bu fark ve doğal yoldan homojenize olma durumu, keçi sütünün sindiriminin de çok daha sorunsuz olmasındaki en önemli faktördür.

– Keçi sütü, inek sütüne göre daha az laktoz (süt şekeri diyebiliriz) içerir. Vücudumuz, tükettiğimiz besinleri (özellikle de şekeri) parçalamak ve sindirimi için bazı enzimler üretir. Keçi sütündeki laktozun inek sütüne göre daha düşük olması, yine bu prosesi kolaylaştırıcı bir etki olacaktır.

– Keçi sütüne alerji oranı, inek sütüne göre çok daha düşüktür. Süt ve ürünlerine olan alerjik reaksiyonların bir numaralı nedeni, süt proteinlerinden biri olan “Alfa S1 Kazein” proteinidir. Bu protein, keçi sütünde inek sütüne oranla %89 daha az bulunur. Yine cilt sorunları, migren, sindirim bozuklukları ve astım gibi alerjik reaksiyonlara yol açan “β-Laktoalbumin” proteini inek sütünde yüksek seviyede bulunurken, keçi sütünde ise anne sütüne yakın seviyelerde bulunmaktadır. Bu da, keçi sütünde çok daha alerjik reaksiyon riski demek.

* Tabii bu son maddeden, keçi sütünün iyi bir protein kaynağı olmadığı anlaşılmasın (biliyoruz sporcular için “protein” kelimesi adeta kutsaldır!), çünkü 100 gramlık süt kompozisyon analizlerine bakıldığında anne sütünün protein oranı 1,2 (gram), inek sütünün 3,3 (gr) iken, keçi sütünün protein oranı 3,4 gram‘dır. Besin değerlerine değinmişken, yüksek protein değeri ve düşük şeker (laktoz) değerlerinin yanı sıra, yine inek sütüne kıyasla %13 daha fazla kalsiyum, %25 daha fazla B6 vitamini, %47 daha fazla A vitamini ve %134 daha fazla potasyum içerdiğini de belirterek… bu yazıyı noktalayalım.

---

P90X-Türkiye’de Şubat Ayı, “Mezun”ları Hatırlama Ayı!

* Şubat ayı boyunca, her yeni yazı paylaşımının altında, programı başarıyla bitirenleri hatırlıyoruz!

Bu seferki onur konuğumuz… Erdoğan! P90X-Türkiye sitesinde Erdoğan’ın Hybrid Programı (P90X & Insanity) sonuçları, hatta “sonuç”larını geçtik, ilk 10 gün sonuçları bile o kadar konuşuldu ki, belki bugün bu sitede bu yazıyı okuyanların ciddi bir bölümünün başlamaya motivasyon kaynağı olduğu doğrudur. Bize de bu sonuçları ancak takdir etmek düşmekte.