“Manzara” diyerek keşke arkadaki güzel göl manzarasını kastediyor olsaydım… Ama problem öndeki manzarada! Bilmiyorum, belki ben son zamanlarda fazla gezdiğimden ama bu manzaralarla o kadar sık karşılaşmaya başladım ki… Baktığım her yerde, her büfenin önünde, hatta fabrikalarının bahçelerinde, plastik pet şişe içerisinde sular, kızgın güneşin altında yatmakta! Ve bir güzel suya BPA’larını salarak, kansere davetiye çıkarmakta! Artık insanlara “kola içmeyin su için” bile diyemeyeceğiz.
Sonra kanser neden bu kadar hortladı diyoruz ama demek ki içeceğimiz suya bile güven kalmadığından. Yetkililer tarafından normalde 60 ila 70 kez kullanılması ve sonra imha edilmesi (daha doğrusu dönüştürülmesi) gerektiği söylenen damacanalar ise belki 1000’lerce kez kullanılıyor.
Sanki “güneş altında bekletilen pet şişe polisi” oldum, gördüğüm yerde deklanşöre basıyorum ama bu hiçbir şeye çözüm değil. Bir ara pet şişelerin altındaki üçgen logonun içinde yer alan sayıları kontrol ederdik, kesinlikle 3, 6 ve 7 sayıları olmasın diye (bu plastik türlerinin daha kanserojen oldukları biliniyor) ama artık ondan da geçtik. Ben kendi çözümümü söyleyeyim; 19 litrelik cam damacana su, 75 cl’lik cam şişe ve bir huni! Artık daha bir gönül rahatlığı ile su içebilirim sanırım. İnanın camda suyun tadı da ayrı bir güzel…
biz evimizde istediğimiz kadar suyu cam şişelerde muhafaza etmeye çalışalım bize gelene kadar su evrimini tamamlayıp zararlı halini alıyor.
cam şişede sular var onlardan alıyorum artık..
manzara maalesef çok kötü damacana sular ile ilgili düzenleme yapılacağını geçen okumuştum ( açık kasa araçlarla servis edilecemeyecek , tüp ile birlikte taşınamayacak gibi ) bu pet şişelere acil olarak bir çözüm gelmeli
keşke musluktan akan sularımız içilebilir olsa ki bazı şehirlerde bu mümkün değil
Ne içeceğimizi ve ne yiyeceğimizi şaşırmış durumdayız aslında paylaşımınız için teşekkürler koç aykut