Müzik İle Kuralları Değiştir!

Tamam, kendini “bişey” zanneden kime sorsanız “Şekerim, ben asla televizyon izlemem, sadece belgesel izlerim!” deyip de, maşallah TV’deki tüm 3 saatlik dizileri bilenlere inat, gerçekten (ama gerçekten) tam bir belgesel / dokümanter manyağı olan bendeniz, en son izlediğim 2014 yapımı “Alive Inside – İçinde Canlı” belgeselinden hayli etkilendim…

Belgesel film, kendini müziğin inanılmaz etkilerine adamış bir bilim adamının, ABD’deki pek çok huzur evini dolaşıp, en hayata küsmüş, en yaşlı, artık neredeyse hiçbir şeye tepki vermeyen en ileri derece Alzheimer hastalarının bile, bir kulaklık ve sevdikleri bir müzik ile, nasıl hayata döndürebildiğini anlatıyor. Hemen internete gidip filmi aramadan önce hatırlatayım. Recep İvedik’i bulabileceğiniz gibi her yerde bulamayacağınız bir sanat filmi! Ve gördüğüm kadarıyla Türkçe’si ya da Türkçe altyazısı da henüz yok. Zaten var mı diye Turkcealtyazi.org’a girdiğimde filmin bütçesinin $600,000 gişe hasılatının $7,200 olduğu bilgisi yazılmış! Böyle birşey mümkün mü? Ama dedim ya sanat filmi! Gerçi hemen şevkiniz kırılmasın, IMDB puanı 10 üzerinden 8.1 ve tüm kritiklerden tam not almış. Dolayısıyla, türk sitesindeki hasılat bilgisinin yanlış olduğunu tahmin ediyorum; umuyorum, ya da ne farkeder…

Neyse, özetle filmde tam anlamıyla “müziğin nelere kadir” olduğu resmediliyor. Huzur evlerinde adeta hayata küsmüş yaşlılar, küçük bir müzik çalar ve basit de bir kulaklık ile adeta hayata dönüyor, belki de onlara gençliklerini hatırlatan ezgilerle.

Siz de müzik denen olgunun etkilerini hiç tam anlamıyla keşfettiniz mi bilmiyorum ama, bunun bilincinde olanlar hiç de az değil. Yine hatırladığım, bir İngiliz televizyon programcısı olan Ali G’nin, şimdilerde ABD Başkanlığı’na aday olan Donald Trump ile yaptığı bir röportajda, Trump’a “Sizce dünyayı döndüren nedir?” diye sorduğu. Ki dünyanın en güçlü karakterlerinden biri olarak kabul edilen kendisinden (kişisel not: kendisini pek sevmem, bildiğim kadarıyla kendisi de Türk’leri pek sevmezmiş – ama İstanbul’a 39’ar katlı Trump Towers kullerini dikmeyi biliyor!) beklenebilecek, ne para, ne de aşk cevabı gelir. Ona göre, dünyayı döndüren şey “müzik”tir! Çok benzer bir cevabı, yine dünyanın en prestijli aktörlerinden kabul edilen, Oscar sahibi Ben Kingsley’in verdiğini de hatırlıyorum bir yerlerde…

Peki nedir müziği hayatımızda bu denli önemli kılan? Cevabını ben vereyim: Frekans ve titreşim! Bilmiyorsanız size bir sır vereyim. Şu an baktığınız bilgisayarınızın ya da laptopunuzun altındaki masa, sabit bir cisim gibi görünmekle birlikte, aslında sabit değildir! Evet. Bir elektron mikroskobu ile bir masaya baktığınızda titreyen ve sabit olmayan moleküller görürsünüz. Dünyada herşey, ama herşey ENERJİDİR. Hmmm… tıpkı müziğin olduğu gibi. İşte her müzik de bir frekans ve titreşim yayar. Kimi müziğin frekansı size uyar, sizi anında mutlu yapar. Kimi müziğin frekansı ise sizi anında göz yaşlarına da boğabilir (bunu mutlaka yaşamış olmalısınız). İşte şimdi müziğin bu tartışılmaz etkisini, lehinize çevirerek oyun kurallarını değiştirme zamanı geldi…

P90X Programı’na defalarca başladınız… Herşey yolunda giderken, mutlaka birşeyler araya girdi ve yarım kaldı. Tekrar başladınız, tekrar yarım kaldı. Tekrar başladınız, tekrar… Eğer bu durumdaysanız itiraf ediyorum, sıfırdan “bakir” bir şekilde programa yeni başlayacak biri karşısında dezavantajlısınız. Ama çözümü var. O da müzik!

Belki farkına henüz varmamış olabilirsiniz ama orijinal P90X DVD’lerinde 4 de farklı ses akışı vardır. Standart, sadece konuşmaları açıp kapama, sadece müziği açıp kapama ya da sadece hareket geçişlerinde sinyal verme gibi; bunları uzaktan kumandanızdaki ses tuşu ile değiştirebilirsiniz. Şimdi, bir daha en zorlandığınızı düşündüğünüz P90X egzersizinde, standart müziği kapatıp, yukarıda bahsettiğimiz frekansınıza uyan ve sizi “coşturan” – mutlu eden bir müzik eşliğinde denemenizi öneriyoruz. Gerçekten tüm yazı boyunca bahsettiğimiz bu kadar bilimsel araştırma, bu kadar deneyim… yanılıyor olamaz! Siz de deneyin ve farkı görün. Hep gözünüzde büyüyen o 1 saat, aksine gününüzün en keyifli 1 saatine dönüşebilir.

Müzik ruhun gıdasıdır

18 Yorum

  1. Metehan

    Merhabalar hocam mailden geri dönüş olmadı bende buraya yazmak zorunda kaldım acayip derecede yardımınıza ihtiyacım var..
    Şuan Ygs yani üniverste sınavına hazırlanıyorum fakat okulumun gereği okul staj ve dershanem olduğu için eskisi gibi spor yapamıyorum evde sizden tavsiye olarak hangi programa başlıyayım bide Üniversite bölümü BESYO istiyorum onun için fiziksel becerilerimi geliştiricek ve benim hem formumu hemde besyoya hazırlayabilecek bi program var mı hocam evden sabah çıkıp akşam geliyorum ve bende sporumu yapmak istiyorum akşam geldiğim için zamanım kısıtlı malum üniversiteye hazırlanıyorum benim için önerebileceğiniz bi Beachbody programı arıyorum…
    Şimdiden yardımlarınız için teşekkürler.
    Metehan..

    Cevapla
    • Selam Metehan,

      Mail kaynamış olabilir :-) Cevabım HYBRID olur. Hem zaman olarak ortalama olarak P90X’ten daha az zaman gerektirir, hem de sen bir P90X mezunu olduğun için yapamayacağın şey değil.

      Buradan kısaca HYBRID demek istedim, şimdi emailden daha ayrıntılı cevap veriyorum.

      Cevapla
      • Metehan

        Hocam öbür maile ulaşamıyorum, şimdiki bu : geceyar_20@outlook.com

        Cevapla
        • Ok, ona yazdım zaten.

          Cevapla
          • Metehan

            Gelen giden yok hocam daha :D

            Cevapla
            • 19:42’de atmışım Metehancım, gelmiyorsa senin spam klasörünü kontrol edip, p90xtr’den gelenleri güvenli olarak işaretlemen gerekir sanırım, yeni mail hesabı kullanıyorsan.

              Cevapla
              • Metehan

                spam kutusu gereksizler mi oluyor hocam anlamadım ki nasıl engeli kaldırcaz giriyorum sizin adresiniz yazmıyor

                Cevapla
                • Evet, Hotmail’de (ve Gmail’de vs) bildiğin Gelen Kutusu’nun dışında başka klasörler de vardır, Gereksizler, Promosyonlar vs. Ben baktım geçmişte 531 kere yazışmışız ama :-) bu yeni aldığın mailde ilk olabilir. O yüzden mail ayarlarını kontrol etmen gerekir.

                  Cevapla
                  • Metehan

                    Şimdi ayarlardan sizi güvenli e posta olarak listeye aldım hocam fakat mailinizi hala alamadım acaba bir daha gönderir misiniz?

                    Cevapla
                  • Metehan

                    Hocam hangi programın hybrid’i olucak bu söyleyin :D mail gelmiyo yeminle :)

                    Cevapla
                    • Ben de zaten 3 kere attım, daha da atmaya niyetim yoktu :-)

                      P90X + Insanity

  2. Erkan

    arsız bela ile yapsak nası olur hocam. deneyip hayatta kalan var mı? bizi bi bilgilendirin. :-)

    Cevapla
    • Kendisini tanımadığım için yorumda bulunamayacağım :-)

      Cevapla
  3. İki gündür siteye giremiyordum ama yine çok güzel bir yazı gelmiş. Ama benim oyunun kuralını değiştirmek için müziğe ihtiyacım yok Aykut Hocam, ben kendi panzehirimi buldum galiba! Beni Hybrid Programı ile tanıştırdığınız için çooook teşekkür ederim. P90X’e başlayıp başlayıp bırakma kısır döngümü bu Hybrid olayı yendi.

    Bugün 10. günüm olacak. Kısmet olursa bugün ya da yarın bir 10 gün yazısı yazmak istiyorum, hem de fotoğraflı :-D

    Cevapla
  4. Kadir Simsek

    şu yukarıda yazdıklarınızı okumadan önce de sormuş olsaydınız kesinlikle müziğin insandaki etkisini pas geçmezdim. Ancak ben tam aksine, çalışma boyunca tamamen sessiz yapıyorum sporumu :) daha rahat hissediyorum ama tabii bir noktada işitme engelim de bulunduğu için buna mecburum sanırım… Hareketlere daha iyi odaklanabiliyorum bu sayede :)

    Cevapla
    • O da bir bakış açısı, ve bence o da frekanslarla ilgili. Sizin spor modunuz, sessizliğin frekansını seviyor olabilir. Ben slow jazz ile HIIT Cardio yapan çok kişi biliyorum.

      Cevapla
  5. Müthiş bir yazı olmuş Aykut Hocam, çok etkilendim. İngilizcem iyi sayılır. O bahsettiğiniz filmi nerede bulabliriz? Benim ailemde de Alzheimer hastası olan çok sevdiğim bir akrabam var ve gerçekten izlemek isterim.

    Cevapla
    • Teşekkürler Tuğçe, beğendiğine sevindim.

      Geçmiş olsun bu arada. Alzheimer, rahmetli Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in de deyimiyle, hayatta yaşam kalitesini düşüren en kötü hastalık. Sanırım eşi Nazmiye Demirel’i bu hastalıktan kaybetmişti. Ama Alzheimer hastalarında bile müziğin nasıl pozitif etkilerinin olduğunu bu filmde bulabilirsin. Ben tesadüf eseri D&R’dan DVD’sini almıştım, çok da ucuzdu (3 tanesi 10 TL mi ne :-) Denk gelirsen, oradan alabilirsin. Ama aranırsa internette de bulunabilir sanırım. Benim arşivimde olması hoşuma gidiyor böyle güzel yapıtların sadece.

      Cevapla

Yorum Paylaşınız