Yazının ilk bölümü ve Tony’nin ilk 3 maddesini buradan okuyabilirsiniz.

4) Gerçek yiyecekler tüketin! 

Gerçek yiyecekten kasıt nedir? Mümkün olduğunca pakete girmemiş, doğadan-topraktan gelen, işlenmemiş yiyecekler tüketmeye çalışın. Babaanneniz veya dedeniz gibi beslendiğinizi düşünün. Babaanneniz ya da dedenizin döneminde obezite sorunu var mıydı? Muhtemelen hayır (bu yazı 50 sene sonra okunduğunda cevap değişecektir!). Tabii ki ara sıra kaçamaklar olabilir. Tüm basınçlı makinelerin bir tahliye vanası bulunur, keza insanların da. Beslenmenizi %80-90 oranında, yukarıda bahsedildiği gibi doğal yiyeceklerden karşılamaya çalışın. Geri kalan yüzdeyi ara sıra zararlı ama keyifli yiyeceklerle kapatmak, sizin de sıkıntıdan (diyet stresinden) patlamanızı önleyecektir. Ama unutmayın, yiyeceklerinizin büyük çoğunluğu doğadan, topraktan, ağaçtan, pakete girmemiş şekilde gelsin.

5) Porsiyon kontrolü!

Her zaman söylediğimiz gibi, vücudunuzu deforme eden “ne” yediğinizden çok “ne kadar” yediğiniz. Ve muhtemelen çok yiyorsunuz… Porsiyonlarınızı küçültün. Avucunuzu açın, eğer tüketeceğiniz herhangi bir kalem, avucunuza sığmıyorsa, fazla büyüktür. Makarna, pilav, et, tavuk… bu formül hemen hepsi için geçerli. Bir de, daha fazla çiğneyin, daha yavaş yiyin.

6) Kendinizi aç da bırakmayın!

Pek çok kişi bu hataya düşer. Günlük kalori tüketiminizi haddinden fazla azalttığınızda, daha fazla yağ yakacağınızı düşünürsünüz ama yanlış, yağlarınızı değil kaslarınızı kaybedersiniz. Bu da daha yavaş bir metabolizma, halsizlik ve sonunda ortaya çıkacak “skinny-fat” tabir edilen zayıf ama yağlı, istenmeyen bir fizik olacaktır. Kendinizi aç bırakmayın, vücudunuzu asla Kıtlık Modu’na sokmayın. Yemekten korkmayın, ama sağlıklı yiyin.

İşte üstat Tony Horton’un beslenme üzerine 6 altın kuralını öğrendiniz. Hemen uygulayın ve farkı görün…