Editör’ün Notu: Yandaki hazırladığımız kapak fotoğrafında, vücuttan kaybedilen 1 kg. yağın nasıl göründüğünü görüyorsunuz. P90X ile henüz 1. ayında bunun tam 11 katını vücudundan atan Ramadan’ın başarılı sonuçlarını bir gün önce yayınlamıştık. Şimdi ise, yazısının devamı olan “P90X Tavsiyeleri” segmentini paylaşıyoruz.

Ve Tavsiyelerim…

Eğer kiloluysanız, motivasyonunuz azaldıysa ya da aksine motivasyonunuz tavan, en iyisini yapmaya çalışıyorsanız, bir an önce sağlıklı kilo vermek istiyorsanız ve tavsiyeye ihtiyacınız varsa… Aklıma gelen tüm yararlı tavsiyeleri yazacağım. Yanlışım varsa kusuruma bakmayın.

Yağı mümkün olduğunca azaltın. 

Yağsız yemek olur mu yaa… demeyin. Yağsız daha güzel oluyor o yemekler. Salçayı yağla değil de suyla eritin, bu şekil yağa gerek kalmaz. Ağırlıktan başka hiçbir şey değil. Yağsız light sütler daha lezzetli, yağsız yoğurt daha lezzetli. İnanın, alışınca her şey daha güzel oluyor.

Kesinlikle şeker kullanmayın.

Aykut Hocam bir yazısında, “bir fincan kahve 6-7 kalori iken, eklediğiniz şeker ve aromalarla bu 560 kaloriye kadar çıkabiliyor ve bu bir şiş kebapla eş değer” yazmıştı. Şeker beladır. Gazoz, kola, hazır meyve suları, Lipton Ice Tea gibi şeker içeren içecekler tüketmeyin. Kahveyi, çayı şekersiz içmek zor biliyorum ama inanın alışınca daha lezzetli geliyor.

Ekmeği eeen aza indirin.

Ben tümden kestim. Ama bu doymanız için zorsa önce azaltın. Hatta alışana kadar ekmeğe gerek kalmayan yemekler yiyin; örneğin tavuk, patates gibi sert olanları. Ama bunları da derisiz ve yağsız şekilde tabii ki. Ekmek… Hiç yapamıyorum diyorsanız da kepeklisinden yiyin.

Yemeğe başladığınızda kendinize sınır koymayın. Yavaş yeyin ve iyi çiğneyin. 

Demek istediğim, “durmadan yiyin” değil tabii ki de! Eğer sağlıklı beslenme diyetine başladıysanız, elinize çatalı kaşığı aldıysanız, ilk haftanız hatta ilk gününüz ise, önünüzde örneğin yağsız bir bezelye yemeği ya da yağsız taze fasulye yemeği vb. var ise, önünüze tencereyi koyun ve ben zayıflayacağım deyin. Bu tavsiyem artık kilosundan çıldıran, ekmekle doymam ben diyen insanlar için. Tencereyi koyun önünüze ve ekmeksiz bir şekilde yemeye başlayın. Sakın acele etmeyin. Yavaşça yeyin ve aklınızda sürekli zayıflamış halinizi hayal edin. Yavaş yediğinizde daha erken doyarsınız ve ölçü olarak bilmeseniz de midenizde az yediğinizi hissedersiniz. Yok efendime söyliyim bir kibrit kutusu peynirmiş, 4 tek zeytinmiş, bunlar sadece insanı krize sokar. Eğer kendinize sınır koyarsanız aksine gözünüz doymaz! Sürekli aç olursunuz ve muhtemelen diyeti bozarsınız. Ama yağsız yemeği istediğiniz kadar yiyebileceğinizi bildiğiniz zaman o psikoloji ile gözünüz de doyar, mideniz de. Ve bunu sadece yağsız yemeklere alıştığınız zamana kadar uygulayın çünkü alıştıktan sonra ise bu sefer o yağsız yemek daha lezzetli geleceğinden tencereyi önünüze koyarsanız yine gözünüz doymamaya başlar :-) Ölçülü, küçük tabaklarla yeme vakti gelmiş demektir.

Özellikle ilk hafta mümkün olduğunca yağ, tuz, ekmek ve şekeri minimum seviyeye getirin.

Bu önemli. İlk hafta proteinli yemekleri bile tüketmeyin, süt bile içmeyin. İlk hafta full yağ yakmaya oynayın. Çünkü ilk hafta en hantal olduğunuz haftadır, neredeyse en çok kaloriyi orada yakacak ve en çok yağı o hafta parçalayacaksınız. İlk hafta 5 kilo verdim ben :-)

Yemeklere karabiber, pul biber koyun. Yemeklerinizi acı yapın. 

Aşırıya kaçmamak şartıyla acı yemekler bağırsakları çalıştırır ve daha fazla kalori yaktırır :-) Ama aşırısı zarar!

Kahvaltınızı mutlaka edin.

Yağsız bir zeytin salatası… Light süzme peynir, domates, salatalık… En çok 2 kase şekersiz mısır gevrekleri veya pirinç gevrekleri (tam tahıllı Nesfit’ler)… Bunlar kahvaltı için mükemmel menüler. Tabii bir sucuklu yumurta gibi olmasa da :-P Ama o kahvaltı, sizi öğle yemeğine kadar tutabiliyor ve beslenmeniz için en önemli öğün. Yıllardır kahvaltı etmeyen ben, şimdi kahvaltılara aşığım.

Ara öğünlerde elma, armut, havuç, mandalina vs. yiyin. 

Kahvaltı ile öğle yemeği arasında özellikle acıkanlardansanız, çok iyi tutar ve çok yararlıdır. Yani herkesçe bilinir bu.

Ve beslenme konusundaki son tavsiyem, ne yediğinizi bilin.

Yediğiniz her yemeğin besin değerlerini araştırın, özellikle protein miktarını. İhtiyacınızdan fazla protein almayın (spor yapanlada bu çok sık düşülen bir yanlıştır). Ne kadar çok protein, o kadar iyi demek değildir. Her besin, kararında ve ihtiyaç kadar alınmalıdır.

Şimdi biraz da yeni başlayan veya devam eden kader ortaklarıma P90X için tavsiyeler… Kendi çapımda araştırdığım, keşfettiğim, Aykut Hocam’dan öğrendiğim, kısacası bildiğim her şeyi yazmayı hedefliyorum. Aklıma gelenler…

Program baştan gözünüzü korkutmasın.

İlk haftanız gerçekten zor olacak, kendinizi aşırı zorlamayın. Yapamıyorsanız bırakın biraz dinlenin ve yavaşça yapın, moral bozmaya gerek yok. Hem daha hamsınız ilk haftada :-) ve yapamam demeyin, bir kaç hafta sonra öyle güzel yapıyorsunuz ki…

Program esnasında suyu çok içmeyin.

İlk hafta bu dediğime ben bile uymadım, program başına 2 litre su içiyordum. Ama program esnasında çok susasanız bile ağzınızdaki susuzluğu giderecek kadar (bir yarım bardak) için, bu önemli. Hele ki henüz hantalsanız mideye öyle bir oturur ki, kalbi yorar ve tıkanırsınız. Aman dikkat edin. Bir de oturarak içmeyi tercih edin. Ha ama programın sonuna geldiğinizde dilediğiniz kadar içebilirsiniz :-)

Isınma ve soğuma hareketlerini kesinlikle es geçmeyin.

Beden derslerindeki ısınmaları yapan insanlar ısındıklarını sanıyor :-) Var gücüyle koşturup, 5 saniyede kasları zedeleyecek hareketler yaptırıp, o boynu bile 360 derece tur attıran şeyleri ben yapmıyordum. Bir kere 2 tane fıtığım vardı, boyun ısınmaları beni yiyor bitiriyordu ve boynum tutuluyordu.

Ama P90X öyle değil! Gerekli egzersizlere gerekli ısınmaları yaptırarak, sakatlanma riskini öyle azaltıyor ki. Her ince ayrıntısına kadar düşünülmüş bir program olduğunu tam olarak ısınmalarda ve soğumalardaki hareketler ile 2 fıtığımın iyileşmesinden anladım. “Yaa ben ısındım, yok soğuma da neymiş” gibi laflar etmeyip harfiyen uymanızda büyük fayda var.

Programı sevdiğiniz herkese anlatın.

Eşinize, dostunuza, ailenize, komşunuza anlatın. Şöyle ki, insanlara anlattığınız zaman bırakmanız daha zor oluyor, kendinizi mecbur kılıyor ve motivasyon kazanıyorsunuz. Ve tabiki de P90X yayılıyor :-)

Ve bir de sevmediğiniz, sizi kilonuzdan dolayı hor gören, küçümseyerek bakan insanlara da hiç ama hiç söz etmeyin. P90X işe yararken onlar da çatır çatır çatlasın :-)

Saatin önemi yok. Nasıl rahatınıza geliyorsa… 

İlk zamanlar sabah 5’te kalkıyordum ama uyanamaz oldum, tatlı uykumdan uyanmak zor oldu. Sıkıntılar da yaşadım ve okul sonrasına bıraktım. Programı severek yapmak gerekiyor, sabah uyanmak zor oluyorsa bu programdan soğutabiliyor da. Gün içerisinde ne zaman rahat vaktiniz varsa o zaman yapın. Ama yapın! Sonuçta sabah 7’de çıkıp akşam 11’de eve gelmiyorsanız, ayırın bir saatinizi. Yorgunsanız yatın, 1 saat sonra kalkın öyle yapın. Ama yapın!

Motivasyon yükseltici teknikler…

Ne zaman soğumaya başladığınızı hissederseniz, açın YouTube’u yazın “P90X Results” diye. Videoları izleyin. P90X-TR’yi en az günde bir kere mutlaka ziyaret edin.  İnsanlar neler başarıyor bir bakın. Sizin başaramamanız için hiçbir sebep olmadığını fark edin. Yağlı bir göbeğin hammallığını mı yapmak istersiniz, yoksa baklavalarınızı saymaktan bıkmayı mı :-) Ya da selülitli, kilolu bir vücut mu istersiniz yoksa derli toplu ve insanların hayal ettiği o şahane fiziği mi? Başarmak elinizdeyken üşenmeyin.

Kilonuza laf eden insanların ve gıcık aldığınız insanların yeni fiziğinizi göreceği zamanki surat ifadelerini hayal edin. Daha verimli olmak için programı yaparken ailenizden artık kim varsa ara sıra gelip izlemesini isteyin. Gaza getiriyor :-) Ve DVD’leri de yüksek sesle izleyin, Tony Dayının ses tonlamaları da motivasyon için çok işe yarıyor, özellikle Ab Ripper X’teki son Mason Twist hareketinin bonus kısmı… :-)

Zaten kendinizdeki gelişimi görmek, sizin için en büyük motivasyon kaynağı olacak.

Son

Biliyorum çok uzun yazdım ama benim hayatım değişti. Ben aslında çok sıkıntılı ve depresif, yalnız bir insandım. P90X bana mutluluğumu verdi. Uğraş verdi.Güven verdi. Bana sevinç verdi ki gelip burada sizinle paylaşmak istiyorum. Belki abarttığımı, hem de çok abarttığımı düşünebilirsiniz.  Ama, “This is not P90X, this is PLifetimeX” ve benim için sonuna kadar geçerli.

60 gün daha var ama sanki 90 gün bitirmiş gibi alıştım ve büyük, çok büyük bir parçam oldu. Ve su gibi geçti zaman. Aykut Hocam’ın da emeği çok büyük, onu çok aradım çok rahatsız ettim ama bıkmadı :-)  bazen sırf hal hatır sormak için bile aramak istiyorum :-)

Yazımı eğer okuduysanız teşekkür ediyorum. Okumadıysanız da canınız sağolsun söz bir daha böyle uzun yazmayacağım. 90. günümde görüşmek üzere…